15 Temmuz davasında Sarıyerli polisler iddiaları reddetti
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz'da görev yerine gitmedikleri ve halkın direncini kırdıkları iddia edilen 29 polisin yargıladığı davada, Sarıyer’de görev yapan tutuklu polisler iddiaları kabul etmedi.
15 Temmuz'da Huber Köşkü'ne gitmemekle suçlanan Adil Tiftik hakkındaki iddiaları reddederek, "Gece boyunca tarafıma herhangi bir talimat verilmedi" dedi. Lojman kapılarını kapatıp çıkışları engellemekle suçlanan Hakan Pekyılmaz ise “"Ben kesinlikle kapıları kapatmadım. Açma kapama düğmesi bizde yoktur. Biz sadece güvenlik tedbiri alırız. FETÖ üyesi değilim. Dershanelerine gitmedim, çocuklarımı göndermedim.” dedi.
İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nun karşısında bulunan mahkeme salonunda görülmesine dün başlanan davanın ikinci günündeki duruşmaya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı korumak üzere Tarabya'daki Huber Köşkü'ne gitmeleri yönündeki talimata uymayan polislerin de aralarında olduğu 24'ü tutuklu, 29 sanık ile avukatları katıldı.
“Gece boyunca tarafıma herhangi bir talimat verilmedi”
Tutuklu sanıklardan, suçlamaları kabul etmeyen Adil Tiftik savunmasında, Sarıyer Koruma Büro Amirliği'nde görev yaptığını, 15 Temmuz günü sabah çalıştığını, mesaisinin ardından eve gittiğini belirterek akşam saat 21.00 civarında televizyonda bir hareketlilik olduğunu gördüğünü anlattı. Tiftik, televizyonda gördüklerine önce anlam veremediğini ifade ederek, savunmasına şöyle devam etti: ''Saat 22.00 civarında WhatsApp amirler grubumuzdan müdür yardımcımız 'Amirler beni arasın' diye mesaj attı. Aradım, 15 saniye görüştük. 'Galiba darbe oluyor, personeline sahip çık' dedi. Şok olduk, anlam veremedik. Televizyonlardan takibe başladık. Arayan büro amirlerine 'Duyarlı olun, çelik yeleklerinizi giyin' şeklinde talimatlar verdim. Gece boyunca tarafıma herhangi bir talimat verilmedi. Sabah saat 05.00-06.00 gibi İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Arkadaşlarla 2 saat durumu değerlendirdik, o gün izinli olmama rağmen kendim gittim. Sabah 08.00'de Huber Köşkü'ne görevlendirildim. Gittim, gece geç saatlere kadar kaldım. Hiçbir yere ayrılmadım, görevimi yaptım." "Askerler gelirse, direnmeyin, silahlarınızı teslim edin'' şeklinde bir cümle kullandığı yönündeki iddialar için ise sanık Tiftik, "İfade sahipleri bunu benden duymadı. Herkes birbirinden duymuş" diyerek, iddiaları reddetti.
“Lojman kapılarını kapatmadım”
Tutuklu sanık Hakan Pekyılmaz da savunmasında, Sarıyer'in büyük bir yer olduğunu için pek çok noktasının bulunduğunu, personel eksikliğinden dolayı "12-12" çalıştıklarını ayrıca içine kapanık biri olduğunu ve çok kimseyle konuşmadığını dile getirdi. Pekyılmaz, lojman kapılarını kapatıp engellediği iddialarına yönelik ise şunları söyledi: "Ben kesinlikle kapıları kapatmadım. Açma kapama düğmesi bizde yoktur. Biz sadece güvenlik tedbiri alırız. Giriş-çıkışla ilgimiz yoktur. İnsülin hastasıyım, ilaç kullanmaktayım. Şekerim çok yükselmesine rağmen ben görevimi yaptım. Gece yarısı İsmail Tuna, benim kulübeme geldi, benim uyuduğumu iddia ederek, beni tehdit ederek emir ve talimat verdi. Ben kendisini iteklediğim için çıktı, gitti ve aramızda husumet oldu. Büro amirimi aradı, bu personeli görmek istemiyoruz diyerek, ilçedeki noktaya görevlendirdi. 23 gündür ilçe emniyet müdürlüğü polis noktasında görevliydim. FETÖ üyesi değilim. Dershanelerine gitmedim, çocuklarımı göndermedim. Lojmanda görev yaptığım sırada 200-250 kişi vardı. Benim emir ve talimat verme yetkim yoktur zaten. Benim hakkımda soruşturma yapanlar açığa alındı. Evime gidip üstümü değiştirdiğim iddiaları var bunları kesinlikle kabul etmiyorum."