Aile ve kişisel yaşantımızda fedakâr olmanın kuralları

Aile ve kişisel yaşantımızda fedakâr olmanın kuralları
İnsanlar genel itibariyle çok verici bir yapıya sahiptir.Elindekilerinden daha fazlasını vermeyi kendilerine âdet edinmişlerdir.Bu bize,çocukluğumuzdan itibaren ana-babamızın bize öğrettiği öğretilerden meydana gelmektedir. 
 
'' Yardımcı olmak '' kavramını abarttığımızda veya aşırıya kaçtığımızda kendimizi değersiz gösterebilir veya değer görülmez bir konuma sokabiliriz. Onun için yardımcı olmanında bir ölçütü vardır. '' Karınca kararınca '' demişler büyüklerimiz.. İyiliğinde orta yolunu bulmalıyız ki karşı tarafa güzelce yararı olsun.. 
 
Bir insana iş imkanı sağlamak için çabalıyorsunuz.O insanın işe girmesi için gerekli kişilerle görüştünüz ve işe alınmasını sağladınız. O insan o iş için hiç bir çaba harcamadı.Tüm çabayı siz harcadınız. İşe soktuğunuz ve bu tip konularda yardımcı olduğunuz insanlara dönüp bir bakın hep aynı yer demi saymışlar yoksa girmiş olduğu şirketin en üst kısmına kadar varabilmiş mi ? 
 
Pazarlama sorumlusu olarak soktuğunuz insan mesela 10-15 yıl sonra Ceo olabildi mi ? 
Yada biraz daha küçültelim hedefimizi Pazarlama müdürü olabildi mi ? Sizden yardım istemeden.. Şirkete sokmakla kalsa iyi! Terfi almak için bile sizin yardımınızı isteyecektir bu tip kişiler.Ve özgüvensiz bir hayat sürerek hayatlarını devam ettireceklerdir. 
Bu iyilik değil karşınızdaki insanın hayatını mahvedecek bir kötülüktür.Cebine para girebilir ama ruhu hep boş ve satın alınabilecek kalacaktır. Açıkçası para için herşeyi yapabilir potansiyele gelecektir. 
 
İnsanlar hazıra konmayı severler ama hazır gelen herşey çabuk son bulur.Emek olmadan hiç bir zaman bir işten tad alamazsınız.Siz yaptığınız işlerin en güzelini yapmak için çabaladıktan sonra başarısız olsanız dahi size çok şey katacaktır. 
 
Günümüze geldiğimizde ailesel faktörlerin en belirginide evlat yetiştirirken yapılan fedakarlıklardır.Evladımızı koruyup kollamak bizim analık ve babalık görevlerimizdendir.Ama bunu abartan aileler bilmelidirler ki çocukları için iyilik yaptığını zannederek uçurum kenarına itiyorar.Bu tip ailelerde büyüyen çocuklar genel olarak özgüvensiz ve sosyal fobinin eşiğine geliyor.Yapacağı her işi anne ve baba üstlendiği için çocuk hazıra konuyor ve onun keyfini çıkarmadan o işi sonlandırıyor.
 
Bir işin ana hatlarını yaparken işi yapan kişi tarafından Giriş-Gelişme-Sonuç bölümleri halinde yapamları onlara daha fazla fayda sağlayacaktır.Genel aile yapısına göre Giriş-gelişme bölümü ana-baba yapıyor,Sonuç bölümünü çocuktan bekliyor..Sonra da bizim çocuğumuz başarısız oldu.Yapamadı.Edemedi gibi cümleler kuruyorlar.
 
Bu şuna benzer; 
 
Arabanın kontağını çeviriyorsunuz,arabayı çalıştırıyorsunuz.. Arabanın vitesini atıyorsunuz araba giderken gel kızım-oğlum direksiyona geç arabayı yürüt diyorsunuz.. 
 
Sizce çocuğunuz o arabayı kullanabilr mi ? 
 
Ama direksiyona geçirseniz ve arabanın nasıl kullanacağını öğretseniz sonra gerektiğinde arabayı stop ettirse ve o yokuşu kendi özgüveniyle çıksa,trafikte kullanmayı becerebilme potansiyelini sağlasanız yavrunuza daha fazla yararlı olursunuz.. 
 
Burada araba örneğini verdim.Siz kendinize göre buradan pay çıkarabilirsiniz.. 
 
Fazla iyiniyetli olmak bizim kendimize olan güvenimizide en aza indirmektedir. Kendimizi değersiz gösterir ve başkaları için yaşamaya başlarız.Buda bizim için iyi olmayan durumların başlangıcını doğurur.. Kişi ilk önce kendisini bilmeli ve kendisi için nefes almalıdır.Sonra başkasına nasıl yararlı olabilirimin düşüncesi içine girip daha sağlıklı bir şekilde yararlı olmanın yollarını araştırmalıdır.Biz güçlü olmazsak dostlarımıza,arkadaşlarımıza,ailemize,yakınlarımıza nasıl yardımcı olabiliriz ?
 
Uçağa genel itibariyle çoğumuz binmiştir.Binenler iyi bilirler uçak kalkmadan 10 dakika önceden anonslar hostes tarafından yapılır.Bu anaons sırasında uçağım düşmesi halinde yukarıdan oksijen maskelerinin düşeceğini belirtirler. Bu maskeler düştükten sonra İlk önce kendinize takın sonra çocuğunuza ve yakınınıza takabilirsiniz diye söylerler. Buradaki amaç sizin güçlü olmanızı sağlayarak yakınınıza daha sağlıklı bir şekilde yardımcı olmanızdır. 
 
İnsanlar arasında değer görmek için genel olarak çok fazla '' değer vermek '' terimini kullanıyoruz.Değerimizide, saygımızıda, hoşgörümüzüde, sevgimizide ölçülü ve gerektiği kadar vermeliyiz. Böyle olduğu vakit hem değerimizi artar hemde saygı görürüz. 
 
Bununla ilgili kendi yaşamımızı değerlendirmeli ve aşırıya kaçan duygularımızı belirleyip bir uzmandan yardım alarak kontrol edebilir ve yaşamızı daha mutlu ve yaşanabilir hale getirebilirsiniz..
 
Genel olarak yapılan yanlışlardan biride ailenin çocuğun hiç büyümediğini sanmasıdır.Onun erişkin olduğuna inanmaması ve baba-anne olmadan bir şeyi başaramayacağını düşünmesidir.Her an ve saniye ensesine olan anne babalar çocuğa iyilik yaptığını zannediyor olabilir.Lakin ne büyük kötülüğü yaptıklarını algılamaları gerekmektedir. Çünkü o çocuk kaç yaşına gelirse gelsin annesiz ve babasınız birşey yapamayacağını düşünürek ne sağlıklı bir evlilik yapabiliyor nede iş hayatında tam anlamıyla başarılı olabiliyor..
 
Bir insan düşünün, 18 - 19 yaşına gelmiş hala annesinin babasının ağzına bakarak yemek yiyor veya su içiyor.Elektirik veya su faturası yatırılacak ben yapamam! deniyor.. Bunun mimarı sizsiniz değerli anne babalar. Çocuk fırından ekmek almaktan aciz hale geliyor.Aman çocuğum yorulmasın,aman o incinmesin, aman öyle olmasın böyle olmasın diye diye çocuk sosyal fobinin eşiğine sürüklüyorsunuz.Asosyal kişilik bozukluğu olduğunda doktor doktor dolaşıp oğluma-kızıma bir çare bulun diyorsunuz kusura bakmayın ama bununda mimarı sizsiniz.. Eğer bu yazıyı okuyupta aynı şekilde devam edecekseniz bunun sorumluluğunu taşıyacak duruma gelmenizi öneririm.Buradaki kıstas çocuklarınıza fedakarlık yaparken aşırıya kaçmamanızıdır.Tabi ki onları sevicek ve kollayacaksınız lakin fazlası olduğunda çocuk kendisini ifade edemez ve olumsuz sonuçlanma ihtimali artabilir. 
 
Yeni anne baba olacak ebeveynler kesinlikle çocuk yetiştirmenin incelikleriyle ilgili akademik yazıları ve kitapları okusunlar.
 
Almanya da ki durum çocuk 5-6 yaşından itibaren kendi ayakları üzerinde durmasıyla ilgili yetiştiriler ve kendi başına birşeyleri başarması üzerine ortam sağlanır.Tuvalet ihtiyaçları olsun,odasını temizlemesi olsun,yemek yemesi olsun kendi başına yapması için teşvik edilir.Oda bu çocuğu daha fazla güçlendirerek yaşamında başarılı olması için bir basamak olarak katkı sağlar.
 
Türkiyede ki aile profilinde biraz daha durum değişiktir.
Çocuğun işini,evini hatta evlenecek kızı bile buluruz.Maddi açıdan her zaman desteğimiz onun arkasında olur.İşte bu insan hiç bir zaman kendisini geliştirmek için çabalamaz.Çünkü annem var ! Çünkü babam var ! Yarın derki neden çalışıcak mışım ? Benim kapı gibi babam var! Ailem var ! Ve çocuğunuza iyilik yaparken,fedakarlık yaparken ,yemediniz yedirdiniz,içmediniz içirdiniz ve bu hala geldi. Evet bunun mimarıda sizsiniz..Sözlerim belki ağır gelebilir kimisine ama gerçekler acıdır diyede büyüklerimizden öğütü siz aldınız.. 
 
Gün, kendini geliştirme ve bazı şeyleri fark etme devridir.
Gün ,değer vermek ve değer görme devridir. 
Gün,saygı duymak ve saygı duyulma devridir. 
 
İyilik kendinden fazlasıyla vermekle olmaz,yerinde ve zamanında kararınca vermekle olur. 
 
Su çok yararlı bir şeydir. Lakin insan çok fazla içerse ölür. Az içerse de böbrek taş üretir veya içhastalıkların başlangıcı olarak farklı hastalıklar çıkar. 
 
Pilav yaparken çok fazla su koyduğunuzda pilav lapa olur, az koyduğunuzda kavrulur yenmez.
 
Çiçeklerinizi yetiştirirkende aynı şey geçerlidir. Çok fazla su koyarsranız çiçekler ölür ama az verirseniz de ölür.. 
 
Önemli olan herşeyin kararında olması ve iyiliği,güzelliği tam anlamıyla tadıyla yaşayabilmektir.
 
İyiliğin değer gördüğü,mutluğun bâki olduğu bir hayat için çabalayan nesil olabilmek umudu ile.. 
 
İnsan İlişkileri Uzmanı 
Kubilay Göksel Eren 

Bu haber toplam 3897 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT