Rize’de günlerden beri halk sokaklara dökülmüş, adım başı durup slogan atıyor: “adımı isterim, adımı isterim, adımı isterim” diye. Ürkerek sokuldum birinin yanına, sordum:
“Evladım senin adın yok mu?” Biraz sıkılarak, utanarak!
“Olmaz mı, var” dedi.
“O halde ne celallenir durursun adımı ver diye?” dedim gülerek! Tuhaf baktı yüzüme, sanki senin dünyadan haberin yok, sanki başka dünyada yaşıyorsun amca der gibi!
“Neden baktın öyle?” diye sorunca, iki avucunu boru gibi yapıp ağzına götürdü, sonra da kulağıma eğilerek avazı çıktığı kadar bağırdı!
“Benim hakkımı gasp ettiler emice, senin de adını gasp ettiler ama sen uyuyorsun! Uyan da kendine gel!”
“Evladım benim adım İbrahim ya senin ki?” İki elini Allah’a yalvarır gibi açarak “Sen uyuyorsun be Emice! Diyarbakırlı, Tuncelili aya çıktı, indi, yineden hareketlendi, sen hala yaya dolaşıp duruyorsun!”
“Dediklerinden bir şey anlamadım” deyince:
“ O zaman dinle de kendine gel!” dedi ve ben de dinlemeye geçtim.
“Bak Emice Koca Osmanlı yıkıldı. Allah’ın lütfü ile Mustafa Kemal zuhur etti ve Yeni Türkiye Devletini kurdu. Misak-ı milli sınarları içindeki bu devlete Türkiye Cumhuriyeti denildi. Bütün taşlar yerine oturdu ve Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olan padişahların saltanatı sona erdi. Padişah’ın kulu olanlar da vatandaş oldu. Emice, belki sen bilmezsin anlatayım bari; Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Paşa 5.1.1916 da yayınladığı genelge ile Osmanlı ülkesindeki yabancı isimlerle olan şehir, köy, nahiye, kasaba, kaza, sancak, liva ve coğrafi isimlerin Türkçeleştirilmesini istedi. Bu emir üzerine isimler değişti Türkçeleşti. Unutulanlar da Cumhuriyet döneminde değiştirildi. Anlaşıldı mı?”
“Peki ne oldu?
“Bak Emice, ben de kendi şehrimin, köyümün, mahallemin eski ismini istiyorum!”
“Ne yapacaksın?”
“Kürtler ne yapacaksa, ben de onu yapacağım. Yani şehrimin kimliği ile anılacağım!”
“Allah, Allah!”
“Bak Emice; Rize’nin ismi Yunanca’da pirinç anlamına gelen –Rhisos- tu. Bu ismi geri istiyorum. Buna Rumca’da –Rıza- derlerdi bu da dağ eteği anlamında kullanılırdı. Sakalar döneminde –Erize- oldu ismi. Zamanla Erize’nin (E) si düşünce Rize oldu. İşte bunu sevmişiz ki Osmanlı döneminde de Rize olarak kayda geçti. Bir ara eski dönemde Rumca’da pirinç anlamına gelen –İriziyos- da denilmiş. Bu kelime de zamanla –İrize- ye dönüşmüş. Bu kelimenin (İ) si düşünce Rize olmuş ve öyle kabullenilmiş!
Kürtler Tunceli yerine (Dersim), Diyarbakır yerine (Amed) adını isterim ve alırım derse; köy, mahalle ve kentlerin ismi bu şekilde değiştirilmeye çalışılırsa ve buna da olumlu bakılırsa ben neden aslıma dönmeyeyim ki? Neden Mapavri (Çayeli), Potamya (Güneysu), Hacenoz (Çamlıbel), Haldoz’(Portakallık), Kalamoz (Akpınar). Kaçiran (Elmalı), Askoroz (Taşlıdere), Humruk (İslampaşa), Arkotil (Camiönü), Roşi (Reşadiye), Hamaynoz (Balıkçılar), Kuvaroz (Gülbahar), Viçe (Fındıklı), Atina (Pazar), Vila (Veliköy), Maset (Sarıyer), Fetekoz’u mu (Gündoğdu) geri istemeyeyim.
Emice, benim, Kürt vatandaşlarım kadar hakkım yok mu? Hem ben yasa dışı yürüyüş yapmıyor, belediye otobüslerini yakmıyor, çarşıları bombalamıyorum. Dağa çıkıp askerlere baskın vermiyor, köylüleri kırıp geçirmiyorum, uyuşturucu kaçakçılığı yapmıyorum! Koruculuk adı altına milyarları götürmüyorum; İstanbul’da en lüks yerlerde oturup doğuda devletin temeline bomba da atmıyorum!
Emice uyan be UYAN!
Emice, bu gün şehir ve köy isimlerini isteyenler, yarın coğrafi kimliğimizi verin diyecek ve misak-ı millinin içine edecekler haberin var mı?
Hey be Emice senin de bi boktan haberin yok be!
Ben ismimi geri istiyorum!