Ergenekon Terör Örgütü davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e ait Aydınlık Gazetesi’nin geçtiğimiz günlerde büyük abartmalarla yaptığı haberin düzmece olduğu belgelerle ortaya çıktı.
Düzmece habere göre; bir grup vatandaş ve CHP’li aday adaylarından Necati Yıldırım, İstinye’deki ramazan etkinlikleri ile ilgili rant sağlandığından bahisle Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Ak Parti Sarıyer İlçe Başkanı Hüseyin Özdemir ve İlçe Başkan Yardımcısı Salih Güzel aleyhine şikayetçi olduğu söylenmişti… Hatta “savcılık soruşturma başlattı” denilerek, sanki adli merciler kendiliğinden bu konunun üstüne eğilmişler izlenimi oluşturulmaya çalışılmıştı. Olayın aslının ise bu olmadığı adliyede yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıktı. Böylece CHP İlçe Başkanı Mehmet Deniz'e de düzmece haberle ilgili açıklama yaptırarak oyuna getirildiği de gün yüzüne çıktı.
Düzmece dilekçeyle haber yapılmış!
AK Parti Sarıyer İlçe Başkanı Hüseyin Özdemir’in vekili ve Av. Abdullah Akşahin’in yaptığı araştırmayla ortaya çıkan tablo, temiz ve tarafsız gazetecilik namına vahim bir tablo… Zira bir grup vatandaşın şikâyetçi olması diye bir durum yok. Sarıyer Belediyesi’ne yakınlığı ile bilinen Bekir Batu’nun bizzat şikâyetçi olduğu dosya, vekili Av. Necati Yıldırım tarafından yetki belgesi ile yetkilendirilen bir avukat tarafından açılmış.
İŞTE ASPARAGAS HABER BÖYLE ORTAYA ÇIKTI!
AK Parti Sarıyer İlçe Başkanı Hüseyin Özdemir’in vekili Av. Abdullah Akşahin yaptığı araştırmalarda elde edilen verileri ve ortaya çıkan sonuçları şöyle açıklıyor…
“Dosya içeriğinde gerçek anlamda birçok eksiklik ve hata mevcut. Yenilir yutulur cinsten olmayan bu bariz hataları sıralarsak;
1- Şikayet dilekçesinden açıkça anlaşılacağı üzere şikayetçi Bekir Batu’dur. Ne bir grup vatandaş ne de Necati Yıldırım’ın kendisi değil. Hele hele savcılığın re’sen (kendiliğinden) bir soruşturma açması söz konusu değildir.
2- Yine göze çarpan bir diğer hata ise, dilekçeye baktığımızda ilk sayfada şikayetçinin bizzat Bekir Batu olarak yazılmasına rağmen ikinci sayfa sonunda vekili sıfatıyla bir avukat ismi de eklenmiş. Dilekçenin vekille sunulması halinde vekilin de ilk sayfada belirtilmesi ve tebliğ adresinin yer alması gerekirdi.
3- Bekir Batu’nun vekaletini onaylayan asıl vekili Necati Yıldırım’ın vekalet üzerine yazdığı “aslı gibidir” yazısının altına attığı imza ile başka bir avukata verdiği yetkiyi gösteren yetki belgesindeki imzası tamamen farklı. Belki ikisi de kendisine ait değildir! Bu konuda açıklama yapmak kendisine düşer…
4- Dilekçe tamamen soyut, hiç çalışılmadan düşünülmeden oturup 5 dakikada yazılmış hissiyatı oluşturuyor. Zira tamamen soyut ve dayanaktan uzak… Üstelik şekil olarak dahi tamamlanmamış. Dilekçenin sonunda ne hukuki dayanak, ne deliller ne de netice-i talep yazılmamış. Zaten dilekçenin başında da hitabın “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına” olması gerekirken “İstanbul Cumhuriyet Savcılığına” olması da dilekçenin ehil olmayanlarca yazıldığını veya ciddiyetle bir dava hazırlığında olunmadığını gösteriyor. Yangından mal kaçırır gibi alelacele ve hiç bakmadan yazılmış. Emin olun arzuhalciye yazdırılsaydı daha nitelikli ve kaliteli bir dilekçe olurdu…
5- Dilekçeyle beraber sunulan Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararı (toplantı tarih ve no:05/04/2006 , Karar tarih ve No: 05/04/2006/1502 sayfa 1,2) incelendiğinde, anılı yerle ilgili kiralanabilineceği, kullandırılabilineceği belirtilmiştir. Burada bunun hangi sınırlar içerisinde olacağına dem vurulmuştur. Örneğin “…alandaki tüm bitkisel varlığın korunmasına, imar haklarına uygun tasarımlar geliştirilmesine…” vurgu yapılmıştır. Bu durum fiili ramazan etkinliklerinin ne kadar yasal ve tabii olduğunun bir kanıtı aslında… Ama Bekir Batu veya vekili, bunu her nasılsa sanki iddialarını doğrular bir delilmiş gibi dosyaya sunmuştur! Halbuki bu durum anılı şikayeti bertaraf etmekte… Zira gerekli izinlerin alınması halinde bu tür etkinliklerin yapılabileceğini açıkça zikrediyor.
6- Ramazan etkinliklerinde oluşturulan çalışmanın “stand kurma” niteliğinde olduğu aşikardır. İmar Hukuku açısından “yapı” oluşmamıştır. Zaten bu etkinlik için yetkili mercii ve kurullardan gerekli izinler de alınmıştır. Şu durumda “hukuka aykırılık” da “imara aykırılık” da yoktur. Hele hele “yapı” dahi yokken “imara aykırı yapı” hiç yoktur.
7- Bir an için şikayet konusunun gerçekçiymiş gibi kabul edilmesi halinde adama sorarlar “madem böyleydi, 4 sene CHP’li Sarıyer belediyesi bu işi yaparken hem de bu yıl kullanılan alanın yaklaşık 10 katı büyüklüğünde alan kullanılırken nerdeydiniz?!” “niçin sessiz kaldınız?!” “hmm seni gidi seni… yoksa…” derler…
8- Organizasyonun, Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu gözetildiğinde, şikayetin İlçe Başkanımızın ve yardımcısı olarak Salih Güzel başkanımızın isimleri zikredilerek, dilekçenin şikayet edilenler kısmında “….ve diğerleri” (diğerleri her kimse?!!!) denmek suretiyle siyasi bir yıpratma gayreti ortaya konulmuş.
9- Bekir Batu’nun daha önce yaptığı sayısız, yanlı ve asparagas haber dikkate alındığında bunun da aynı amaca hizmet eden basit bir girişim olduğu aşikardır.
10- Şu unutulmamalıdır ki temiz siyaset ve temiz gazetecilik herkes için lazım. Buna muhalif davranışlardan medet umanların sonu hep hüsran olmuştur. Biz temiz siyaset ve temiz gazetecilikten yanayız. Bu nedenle bu tür asparagaslara yeltenmiyoruz. (Hoş biz de aynı zihniyette olsaydık dahi bunu yapmaya fırsat kalmazdı. Zira aleyhlerine o kadar çok gerçek var ki bu tür asparagaslara ihtiyaç da yok…)
Neticeten tüm bu yönleri beraber değerlendirildiğinde; Bekir Batu sırf haber yapmak ve toplum nazarında bu habere itibar ettirmek için bizzat kendisi asılsız iddialarla savcılığa başvurarak şikayetçi olmuş, fakat heberin kaynağını kendi uydurmuş dedirtmemek için “bir grup vatandaş” “Necati Yıldırım” “Savcılık Soruşturma başlattı” şeklinde çoğul görünümlerle haberine itibar katmaya çalışmıştır. (Esasen bu yaklaşım bizi, Aydınlık Gazetesine servis edilen asparagasları kim uydurup servis etti diye, düşündürüyor…) Necati Yıldırım’ın adaylık durumu göz önüne alındığında reklam yönüyle de katkı sağlanmaya çalışıldığı aşikar. Üstelik “çamur at, tutmazsa da izi kalır” zihniyetinde bu girişim özelde bir yarar sağlamasa da genelde Ak Parti’yi yıpratmaya ve anılı gazeteci ile yandaşı olduklarının söylemleri için malzeme oluşturmaya hizmet edecektir. Yıllardır yaptıkları ve bu yüzden toplumdan soyutlandıkları zihniyetin tezahürüdür bu söylemler; hizmet etmek, hizmet getirmek yerine karşıdakine çamur atmak, karşıdaki ile uğraşmak… Kendilerine küçük bir tavsiye AK Parti ile uğraştığınız, çamur atma senaryolarını tasarlarken düşündüğünüz kadar emeğin sadece çeyreği kadarını “hizmet üretmeye, bir işe yaramaya” ayırsanız, sizin çapınızın fevkinde neticeler elde edeceğinizi göreceksiniz…
Son olarak; Bu konuya ilişkin aleyhlerine savcılığa başvurduğumuzu belirtmekte yarar var. Dosyada ifadelerine başvurulduğunda kamuoyu ile de paylaşacağız. İlerleyen safhalarda tarafımızdan açılacak tazminat davalarını da nazara vererek bir söylemi tekrar etmek istiyorum… Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da içtenlikle dillendirdiği, Rahmetli Mehmet Akif Ersoy Hazretlerinin sözüyle “Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle/Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?/Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.” diyerek bu yalan yanlış uğraşların başlarına balyoz gibi ineceğini tüm kamuoyuna duyururuz…