Ders alabilmek!...

   İBRAHİM BALCI / SARIYER MANŞET GAZETESİ  

Sarıyer ligin alt sıralarında yer alan ve Denizli Belediye’ye de kendi saha  ve seyircisi önünde puan vererek haftalardan beri devam eden kötü futboluna bir yenisini ekledi ve dördüncü puanını kaybetti.

Play off mücadelesi yapan bir takım kendi seyircisi önünde puan kaybederse bu şansını zora sokar. Oysa Sarıyer’in bu lüksü yoktur. Çünkü, çok geniş ve yeni bir kadro oluşturmuş, gerçekten kaliteli futbolcuları kadrosuna katmıştır. Bu kadronun kötü oynaması düşünülür mü? Eğer kötü oynuyorsa bir terslik var demektir.

Lige hazırlık çok geniş kadro ile yapıldı, takım gereğince hazırlanamadı! Hata idi! Lig maçları başladı Alanya yenilgisine kadar yine çok geniş kadro ile devam edildi! Hata idi! Hemen her hafta değişik bir kadro ile sahaya çıkıldı hata idi! Hataların devamı da dört puanlık kaybı getirdi.

İşin tuhafı Sarıyer ligin zayıf takımlarına karşı bocalıyor! Elbetteki öyle olacak! Sarıyer bu ligin Fenerbahçe’si, Beşiktaş’ı Galatasaray’ı dır. Bu takımlara ligin alt sırasındaki takımlar nasıl direniyorsa, Sarıyer’e de alt sırasındaki takımlar öyle direniyor, direnecektir! Sarıyer’den puan almak büyük bir olaydır! Böyle bilinmelidir!  Böyle olunca da yeterli kondisyona sahip olamayan Sarıyer bocalıyor. Bu demektir ki futbolcular henüz hangi takımda forma giydiklerinin farkında değiller. Öncelikle de bunun kendilerine hatırlatılması gerekir.

Şu hususu da belirtmek isterim, bilhassa bu maçta top Sarıyer’i hiç sevmedi. Yenilen gol kaç yılda, kaç defa olur? Bu da ancak, çok büyük yetenek olan Ethem’in şanssızlığıdır. Tabii ki maçın adamı, Sarıyer’i doğrayan bayan hakemdi! Sarıyer’in verilmeyen golü ofsayt değildi! Maçın sonlarına doğru mutlak gol pozisyonunda hanım hakemin kaldırdığı ofsayt bayrağında; adalet “ofsayt değil” diye haykırdı ama hanım hakem Aynur Aysun hanımlığına gölge düşürdü, Sarıyer’i doğradı, parçaladı! Yönetim ve teknik heyete karşı isyanı ateşledi!

Takımın durumuna baktığımızda ilk görülen yeterli kondisyona sahip olmadığıdır. Böyle olunca da takımda ikili mücadelelerde kayıplar fazla oluyor, devamlı yan pas ve geri pas yapılarak rakip alana girilmek isteniyor! Elbetteki olmuyor. En önemli noksanlık ise takımın pres yapacak gücü yok. Bu olmayınca da biraz koşan ve pres yapan takım oyun üstünlüğünü ele alıyor. Oyun içinde takımı ateşleyecek biri de yok! İkili, üçlü verkaçlar hak getire! Rakip ceza alanı çevresi ve ceza alanı üzerinden şut atmakta ürkeklik gösterilmesi affedilemez. Takımda bir oyun tarzı olmalıdır. Futbolcusuna göre oyun içinde değişikliklerle noksanlık giderilmeli olmazsa oyuncu değişikliği yapılmalıdır.

Takım kadrosu malum  çıkıp oynadılar! Bir de yedek soyunanlara bakalım: Yasin, Serkan Özdemir, Emrah Şahin, Bülent, Sezai, Ender ve Gökhan Güldağ!  Bunların arasına dört genç takım futbolcusu koyun Denizli Belediye maçını farklı kazanır! Böylesi zengin bir kadro göze hoş gelen futbol oynamalı, kendi saha ve seyircisi önünde karşısına çıkan rakipleri parçalamalı, seyirciyi çileden çıkarmalıdır!

Doğru seyirci çileden çıktı ama başka türlü çıktı! Teknik heyete “istifa” diye bağırdılar! İstifa bir müessesedir, uygulanır ya da uygulanmaz ama muhatapların kesinlikle önlem alması, takımı en kısa sürede toparlamaları gerekmektedir. Bunun başka çıkış yolu yoktur!

Sarıyer ikinci yarıda önemli maçları kendi sahasında oynayacak. Bu maçları kazanamazsa bir yıl daha kaybedilebilir. İşte o zaman çok yazık olur! “Tuh be yazık oldu” demeden gerekli önlemler, sağlıklı düşünülerek alınmalıdır.

Futbolcuların maddi, manevi ve sosyal  tüm sorunları halledilebilir ama yine de beklenen sonuçlar alınmayabilir. Bu bilinmeli ve nedenleri üzerinde durulmalı, saptamalara dayalı önlemler alınmalıdır. Başarıya gidebilmek için başka çare yoktur!