Çevreye zarar vermemek için teknolojik olarak en üst imkânları kullandıklarını belirten Akdağ, “Şimdiye kadar 40 bin ağaç diktik” dedi.
Öncelikle çıkarttıkları madenin önemini anlatan Akdağ, “Agrega madeni çıkartıyoruz. Bu maden sudan sonra insan hayatı için en faydalı yeraltı kaynağıdır. Çünkü bu taş olmazsa medeniyet olmaz. Betonun %85’i, asfaltın ise %95 hammaddesini bu taş oluşturuyor. Agrega yani Türkçe ismiyle mıcır 350 milyon yılda oluşuyor” dedi.
“İstanbul’un 200 yıllık ihtiyacını karşılayacak rezerve sahibiz”
Akdağlar Madenciliğin, İstanbul’un 200 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek bir rezerve sahip olduğunu da vurgulayan Akdağ, “İstanbul’un yıllık ihtiyacı 100 milyon ton. Bunun yanında yeni yollar ve kentsel dönüşümle İstanbul’un ihtiyacı giderek artıyor. Ve bu maden İstanbul’da Cendere, Cebeci ve Çorlu Kocatepe’de olmak üzere sadece üç bölgede çıkıyor. Cebeci’deki rezervler bitti diyebiliriz. Bu yüzden Cendere’deki rezervin önemi daha da artıyor. İstanbul’da kullanılan mıcırın lojistik imkânlar nedeniyle İstanbul’da üretilmesi gerekiyor. Dışarıdan getirdiğiniz zaman çok büyük zorlukları olur. Bir kere ulaşım açısından çok zor olur. Tüm şartlar göz önüne alındığında İstanbul’da üretilmesinin ekonomiye çok ciddi bir katkısı var. Bir de 1200’e yakın kişi istihdam ediyoruz” dedi.
“Çevre duyarlılığı ile çalışıyoruz, 40 binden fazla ağaç diktik”
Tüm ruhsatlarıyla dört dörtlük bir maden ocağı çalıştırdıklarını vurgulayan Akdağ, “Çevreye zarar vermemek için teknolojik olarak ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Sonrasında maden çıkarttığımız yerler öyle kalmıyor. Boşalan alanlar biriktirilmesi gereken şehir atıkları ile dolduruluyor. Daha sonra üstüne toprağı sererek yeniden ağaçlandırıyoruz. Yani 350 milyon yılda oluşan taşı alıyoruz ve orası 15-20 yıl içerisinde dev bir orman oluyor. Şimdiye kadar 40 bine yakın ağaç diktik. Yerin altındaki madeni alırken, yer üstünde de çevreci bir duyarlılıkla çalışıyoruz. 30 yıl önce maden ocağımızın olduğu noktada hiç ağaç yokken, diktiğimiz ağaçlarla ormana döndürdük” dedi.