Zaman ne kadar hızlı akıyor. Daha dün gibi geçtiğimiz kongre için yaptığımız analizler. Sanırım zaman bize sadece " Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir " mesajını veriyor. Bizler ise değişmediğimizle kalıyoruz. Farklılıklara yüzümüzü dönemiyor, sırtımızı dönüyoruz.
Her neyse sizlere hiçbir siyasi dil ya da profesyonel dil kullanmadan, mevcut durumlar ve yaklaşan ilçe başkanlığı kongresi ile ilgili bir kaç kelam etmek istiyorum.
**
AKP içinde oluşan, oluştuğu söylenen metal yorgunluğunun bir benzeri de CHP'de yaşanmaktadır.
"Selfie Yorgunluğu"
Bazen gördüğüm fotoğraflara inanamıyorum. Fotoğraflar, güzel anılardır. Ben de çok severim, yanlış anlaşılmasın. Lakin her yerde, hep aynı yüz ifadeleri ile 'bakın işte ben buradayım, bu fotoğrafta ispatı' anlamını çıkardığımız bakış açısının mantığı nedir?
Akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle başladı, Gezi olaylarında ise en doruk noktasını gördük sanıyordum fakat teknolojinin gelişmesiyle sosyal medyaya atılan fotoğraf ve kolaj sayısı da arttı tabi.
Aslında bazen özeniyorum. Geçtiğimiz Gezi Parkı yıl dönümünde mesela... Ne güzel fotoğraflar paylaşıyorlar. Cümbür cemaat çimlerin üzerine uzanmışlar, güle eğlene! Kendi arşivime bakıyorum, haber niteliği taşıyan videolar, arkadaşlarımızın yaralanan ifadeleri, he bir de benim bir fotoğrafım. O da olaylar bitmiş artık son demleri falan yani , hatıra olsun demişim, gülmüyorum da, direndik , mizahta yaptık ama canlarımız da gitti.. Kusura bakmayın ama kaç tane telefon parçalandı orada, hani tazyikli su, gaz falan…
Ya cenaze selfiecilerine ne demeli!
Bir de cenazeler var söylemeden geçemeyeceğim. Cenazede gülerek poz veren insanlar görüyorum fotoğraflarda! Fotoğrafların siyasi argüman haline getirilmesini, insanların fotoğraf çekmek için birbirlerini kolladığını falan söylemeyeceğim ama Gezi Parkında veya herhangi bir eylemde gülerek poz verenleri ve cenazede gülenleri hiç anlayamayacağım. Ya insan gerçekten hayret ediyor :))
**
Öncelikle belirtmek isterim ki kongreler siyasidir. Yani bu CHP'nin kendi seçimidir. Öyle AKP'lisinin, MHP'lisinin, DSP'lisinin, ANAP'lısının, HDP'lisinin kendilerine malzeme çıkaracağı bir şey değildir.
Kararlar siyasi olunca, taraflarında siyasi olması gerekir. Ben her kongrede olduğu gibi bu kongrede de kendisine, bilgisine, iradesine, olgunluğuna, birleştiriciliğine aynı zamanda belki de en önemli unsur olan siyasi söylemlerine, tarih ve kronoloji bilgisine güvenen kişileri aday olarak görmek isterim.
Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi'nde koltuğu doldurabilmek çok önemlidir. ( Her gelen doldurdu mu, hayır! Ama işte tam da bundan ders alarak seçimlerimizi yapmalıyız ) Bunu MYK, milletvekilleri, parti meclisi gibi konulara yayarak da genişletilebiliriz ama ben her zaman ilk başta kendi evimizin önünü süpürme taraftarıyım. O yüzdendir ki ilçe kongremiz üzerinden yazıyı fazla dağıtmadan devam etmek istiyorum.
İyi bir siyasetçi olmanın yolu kuşkusuz iyi bir insan olmaktan geçer fakat sadece iyi bir insan olmak binlerce üyesi olan bir ilçeyi yönetebilir anlamını taşımaz.
Neden bu kadar detaya inmek istedim biliyor musunuz? Önümüzdeki seçimler belki de son şansımız ve bu yüzden partimizi bu seçimlere taşıyacak olan ilçe başkanı ve yöneticileri tarihi bir sorumluluk alacaklar. Bugüne kadar yaptığımız bütün çalışmaların kat ve kat fazlasını yapabilmek için, hepimizin birlik ve beraberlik içerisinde mücadele etmesi gerekiyor.
Ben önümüzdeki kritik seçimlerde en fazla Belediye Başkanına güveniyorum çünkü; yıllardır verdiği emeğin halkımızda ki karşılığını görüyorum. Siyasi bilgisini, tutarlılığını ve inandırıcılığını biliyorum.
Dilerim öyle bir ilçe başkanı çıksın ki hepimiz peşinden sürükleyecek iradeye sahip olsun. Koltuğunun hakkını çalışarak, emek vererek, yarınlara umut fidanları ektirerek verecek bir başkan olsun...
Sevgiyle,
Yağmur