“Son İskele Büyükdere” bir anı belgesel kitaptır. Yazarı ise çok saygı duyduğum Sayın Hikmet Öziş’tir.
Büyükdere’nin adı geçtiğinde ilk akla gelen isimlerden biridir Hizmet Öziş! O nedenledir ki böyle bir kitabı yazmak ona gerçekten çok yakıştı! Hikmet Öziş’i, Sarıyer Spor Kulübü’nde futbol oynarken tanıdım. Mükemmel futbolunu gıpta ile izlediğim bir futbolcuydu. Ayrıca Büyükdere’deki Halkevine kitap okumaya gittiğimizde Hikmet Öziş ile kitabında yer verdiği yaşıtı arkadaşlarını tanıdım. 1957 den sonra ise CHP saflarında aynı gaye için omuz omuza çalıştık, arkadaş olduk. Daha sonraki yıllarda ise dost olduk. Bu dostluğumuz pekişerek devam etti, ediyor da!
Hikmet Öziş, gerçekten Büyükdere ve Büyükdereliler adına müthiş bir başlangıç yaptı. Onu teşvik edenleri de kutlarım. Bu kitapla Büyükdere’nin yakın tarihinin yazıldığını görmenin zevkine vardım. Bu bir “Belgesel Anı” kitabıdır. Bu kadarla kalmamalıdır. Büyükdereli dostların; özellikle de Sayın Prof. Dr. Yener Göker’in, Av. Oktay Uzunçarşılı’nın, Canan Baysal (Uzunçarşılı’nın), Av. Meral Akarkçay’ın, Bülent Ağabeyin, Vural Atik’in ve Erdoğan Kobal’ın Büyükdere’yi ve anılarını yazmalarının gerektiğine inanıyorum.
“Son İskele Büyükdere” kitabını zevkle okudum. Sarıyer’deyim 67 yıldan beri. Ama inanın bu kitabı okurken Büyükdere’de yaşadığımı hissettim. Bu kadar içten, bu kadar, tarafsız, bu kadar iyi niyetle ve dostluk duyguları ile yazılmış bir başka eser “Var” diyemem. Pek çok anı belgesel yazılmıştır. Yazılmaya da devam edilecektir. Ama Hikmet Öziş’in yaptığı en zor olandır. Çünkü, azınlıkların çok yoğun bulunduğu bir bölgenin entelektüelidir. Anılarını yazarken, herkesin hakkını vermesinin gerekliliğine inanmamış olsaydı bu kadar doyurucu bir kitap ortaya çıkmazdı.
Delikanlılığımı yaşadım bu kitabı olurken! Beyaz Park, Büyükdere çarşısı, gazinolar, oteller, kilise arkasında top oynadığımız arsalar, meyhaneler, motorların çekildiği kızaklar, balıkçı dalyanı, çanak çömlekçiler ve kum çektiğimiz Topser Tuğla Fabrikası iskelesi!
Halkevi ve halkevini kendi evi gibi kabul eden genç yüreklerin verdiği onurlu mücadele! Halkevi okuma odasında zevkle okuduğumuz binlerce kitabın kahrolası bir emirle sokaklara döktürülmesi, sağa sola savrulması...
Delikanlılığımızın delişmenliği içinde Sarıyer’den köşe bucak kaçarak sığındığımız Büyükdere meyhaneleri! O mükemmel vapur iskelesinin hareketli hali! Yaşlısıyla, genciyle, kadınıyla kızıyla, yetişkiniyle çocuğu ile birbirleriyle sarmal olmuş Büyükdere’liler. Bir rekabetten doğan üç renkli Büyükdere Spor Kulübü! Büyükdere’den yetişen sayısız genç ve milli sporcu: Futbolcu, basketbolcu, voleybolcu, güreşçi, yüzücü! Doğal güzellikleriyle bilhassa Latinlerin çok büyük ilgisini çeken büyük körfezin, deniz kıyısından fışkıran onlarca sanatkar; ses, sinema, tiyatro, heykeltraş, yazar-çizer, müzisyen, resim ve ozan!
Belleklerden silinmeyen muhteşem eylül mehtabının göz alıcılığı! Körfezin derinliklerinde lüks lambası altında sabahlara yapılan lüfer avcılığı! Beyaz Park’tan gecenin zifiri karanlığını yırtarak yankı yapan Hamiyet Yüceses, Safiye Ayla, Münir Nurettin, Necmi Rıza, Ahmet Sezgin, Sabite Tur Gülerman, Müzeyyen Senar, Zeki Müren gibi kafile sesli sanatçıların unutulmazlığı!
O günü, o günleri, o Büyükdere’yi arıyoruz.“İşte Son İskele Büyükdere” kitabı ile o günlere kavuşuyor, o günleri yeniden yaşıyoruz. O nedenle Hikmet Öziş yalnız bırakılmasın, yazım işine devam edilsin diyorum.
Yirmi yıl öncesine kadar Büyükdere çarşısından geçerken kime selâm vereceğimizi şaşırırdık; çünkü hepsi arkadaşımız, dostumuzdu, en azından gördüklerimizin yüzde yetmiş beşi tanıdıktı! Şimdi arada bulasın, yok! Çarşıyı boydan boya geçseniz on kişi ile zor selamlaşırsınız! O eski havası kalmadı diğer yerler gibi Büyükdere’nin de! Onun için diyorum ki “Son İskele Büyükdere” kitabını okurken gençliğimi yaşıyorum yeni baştan. Sadece ben mi? Benim gibi kitabı okuyanların tamamı bir süre için bile olsa hayata yeniden başlıyor ve doyasıya soluyor gençliğini!
Bence; “Son İskele Büyükdere” sadece bir anı belgesel kitap değil! Bu kitabın özelliği öncelikli olarak Büyükdere mahallesi ele alınarak, Çayırbaşı’ndan Sarıyer’e kadar olan bir coğrafi alan ve yerleşim bölgesinin sosyal ve kültürel açıdan ele alınan bir tarihi araştırma kitabı özelliği taşımasıdır. Daha iyisi olamaz mı? Bence yok! Çünkü, henüz başka bir kitap yazılmış değil! O nedenle bu kitap Büyükdere ile ilgili çalışma yapacaklar için öncelikle başvurulacak eserdir.
Bir kitabın yayımlanması hiç de kolay değil! Bin bir zahmetle hazırlanan kitabın bir de maddi yanı var. Basım haline gelene kadar sarf edilen emek ve harcanan paradan başka bir de basım masrafları var. Hiç de azımsanmayacak bir meblağ tutuyor. Bunu karşılamak da kolay değil ve hayli fedakarlık istiyor.
Bu konuda eser verecek olanların teşvik edilmesi gerekmez mi? Elbette ki gerekir! Ya sponsoru! Elbetteki olmalıdır! Bu kültür hizmetini kim yapmalıdır? Yanıt her halde BELEDİYE olmalıdır derim!
Belediye bu tür çalışmalara yardımcı olmazsa, kültüre nasıl hizmet edecektir? Çok merak ediyorum. Sarıyer ilçemizde kaç kişi, kaç kitap yazarak ilçemizi tanıtmıştır? Ne kadar sayarsak sayalım bir elin parmakları kadar az! O halde Belediyemiz bilhassa yöremiz için çalışma yapanları teşvik etmeli, onlara sponsor olmalıdır.
Sayın Hikmet Öziş, “Küçümen” Hikmet, Hikmet Ağabey ortaya koyduğun mükemmel eser nedeniyle seni yürekten kutluyorum, ellerin dert görmesin, sağ ol varol, neşeli ol, uzun ömürlü ol!