Erken Osmanlı döneminde hamamlar sadece İznik ve Bursa şehirlerinde değil, şehirlerin dışında ticaretin yapıldığı külliyelerde de yapılmıştır. 1453 yılında İstanbul'un fethi üzerine Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'da beşi oldukça büyük on dokuz hamam yaptırmıştır. Osmanlılar Bizans pazar yerlerini geliştirmiş ve hamamlarını bu bölgelere inşa etmişlerdir. Şehirdeki ilk Osmanlı hamamı Irgat Hamamı olarak biliniyordu. Gelin hamamı Osmanlı döneminde hamamlar genellikle cami, hastane, aşevi, kütüphane, okul ve öğrenci veya din adamları için lojmanları içerebilen büyük dini külliyelerin (külliye) bir parçası olarak inşa edildi. Padişah, kraliyet ailesi üyeleri veya Osmanlı İmparatorluğu'nun diğer önde gelen isimleri tarafından yönetilen vakıflar tarafından desteklenen bu hamamlardan elde edilen gelir, cami veya külliyedeki diğer binaların bakımı için kullanılacaktı. 16. yüzyılda imparatorluk yetkililerinin bu hayır kurumlarını inşa etmek için kişisel servetlerini kullandıkları belgelenmiştir. Osmanlılar sadece başkent İstanbul'da hamamlar inşa etmekle kalmadılar, imparatorluklarının geniş bir alanında sayısız hamam inşa ettiler. Çeşitli bakıma muhtaç durumdaki Osmanlı hamamlarının örnekleri Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da bulunabilir ve en batıdaki Osmanlı hamamı Macar şehri Peçuy'dadır. 17. yüzyılda Türk gezgin ve yazar Evliya Çelebi sadece İstanbul'da 151 hamam olduğunu kaydetmiştir.