“Sarıyer Marka olmalı” söyleşimden sonra, aynı konudaki yazım hayli ilgi gördü. Herkese teşekkür ederim. Bu arada önemli bir konuya da değinmek isterim. Yazılarımda “Sarıyer’de balıkçılık müzesi açılmalıdır” ısrarımı devam ettirmiştim. Sayın Belediye Başkanı Şükrü Genç bu konuda sevindirici bir haber verdi: “Sarıyer’de Denizcilik Müzesi açma kararı aldım, bu konuda teknik elemanlar çalışmalarını devam ettiriyor. Büyükdere vapur iskelesini uygun gördük, iskeleyi alarak müzeyi burada kurmak istiyoruz” diyerek. Kararı nedeni ile kutlarım kendisini. Bence yeterli değil! Mekân iyi yerde ama yeterli olamaz. Sadece belgeler ve maketler konularak değerlendirilebilir. Benim ısrarım “Balıkçılık müzesi” açılması merkezindedir. Zira bu önemli meslek, son teknoloji ile dev adımlarla ilerliyor. Mağazalarda çürümeye terk edilen ve binlerce yıldan bu yana gelen bu meslek alet edevatı elden çıkabilir, bu imkânı kaybetmeden bir an önce balıkçılık müzesi açılmalıdır. “Balıkçılık Bayramı” da organize edilmelidir.
Sayın Belediye Başkanımız Şükrü Genç’ten bu konuda bir an evvel adım atmasını bekliyoruz.
Sarıyer marka olmalıdır ama!!! Evet, bu ama ve amalar çok şey çağrıştırır. Sarıyer’deki sivil toplum kuruluşları maalesef yeteri kadar aktif değil. Hangi konuda olursa olsun tepkileri yok! Nasıl oluyordu Sarıyer’de her ay bir sergi açılmıyor, nasıl oluyor da Sarıyer’de her on beş günde bir edebiyat toplantıları; sosyal konularda söyleşiler yapılmıyor, nasıl oluyordu Demirciköy’de milyarlar ödenerek yaptırılan Kültür merkezi boş bırakılıyor? Akıl alacak gibi değil! Bu kadar adamsendecilik, vurdumduymazlık olur mu? Neden her şey başkalarından bekleniyor? Neden hiç kimse fedakârlık yapmak istemiyor? Sarıyerlilerin bu konu üzerine özellikle durmaları ve düşünmeleri gerekmektedir.
Sarıyer’de başta belediyemiz olmak üzere, Sarıyer’in dününü yansıtan bir arşivi olduğunu zannetmiyorum. Varsa da yeterli değildir. Oysa her Sarıyerlinin evinde, yastık altında, tavan arasına kaldırdıkları paketleri içinde Sarıyer ile ilgili belge ve fotoğraflar vardır. Sarıyerliler biraz gayret göstererek arşivlerini karıştırmalı; yastık altındakileri çıkarmalı, tavan aralarına girerek içi belge dolu olabilecek paketleri açıp kontrol etmelidir.
Tarihi vesika ve eski dönemlere ait fotoğraflar varsa ortaya çıkarmalı ve tab ederek ikinci nüshasını bu işle ilgili olanlara zimmet karşılığı da olsa vermelidir.
Gelin Sarıyerliler; hanımlar, beyler bu işe bir el atalım ve bulduklarımızı tasnif ederek “İŞTE ESKİ SARIYER” ismi ile bir sergi açalım. Bende hayli fotoğraf var! Severek yardımcı olurum.
Sarıyer’in kültür merkezi olabilmesi için öncelikle kültürel faaliyetlere ağırlık verilmelidir. Bunu da yapacak olanlar da Sarıyer Belediyesi, Sarıyerliler Derneği, Sarıyer Spor Kulübü, Sarıyer Muhtarlar Derneği, Güzelleştirme dernekleri gibi sivil toplum kuruluşlarıdır.
2010 Kültür Başkenti İstanbul etkinlikleri için Kadırga ve Rumelikavak pilot bölge seçilerek etkinlikler yapıldı. Kadırga etkinleri dört başı mamur bir şekilde başlayıp bitti. Rumelikavak etkinlikleri de amacına ulaştı. Daha iyi olamaz mıydı? Elbetteki olurdu. Ama bu bir ilkti, ufak tefek aksaklıklar da olsa üzerinde fazla durulmamalı ve bu etkinlik “Rumelikavağı Kültür Etkinlikleri” olarak her yıl belirlenen bir ayda tekrarlanmalı veya bunun Belediye Başkanlığınca sahiplenilerek, her yıl bir mahallede tekrarı yapılmalıdır. Örneğin 2011 de Yenimahalle, 2012 de Sarıyer ve 2013 de Büyükdere gibi!
Aman dostlar; aman Sarıyerliler; bayanlar, baylar, yaşlısıyla genci ile “YASTIK ALTLARINA BAKMAYI” UNUTMAYALIM.