Siyaset Bilimci Mustafa Bacaksız’dan dikkat çeken bir kitap daha…
Türkiye’nin gündemini farklı makalelerle dünya düzleminde yorumlayan Siyaset Bilimci Mustafa Bacaksız’ın ikinci kitabı olan “Türkiye Günlükleri” çıktı. Kitaptaki makaleler özellikle siyasetle ilgilenen okuyucuların yoğun ilgisini çekiyor. Siyasi parti, din, dil, ırk ayırt etmeden objektif bakışla güncel konulara ışık tutan Mustafa Bacaksız’la Türkiye Günlükleri ve bundan sonraki çalışmalarını konuştuk.
“Türkiye Günlükleri” kitabınız tüm kitapçılarda ön raflarda yer alıyor. Mustafa Bacaksız’ı tanıyabilir miyiz?
Siyaset Bilimciyim. Türkiye ve dünya siyaseti üzerine araştırmalar yapıyorum. Sebahattin Zaim Üniversitesi’nde doktoramı yapıyorum. Turancılık, Türkçülük ve Milliyetçilik üzerinde tez çalışmam var. Genel olarak gündeme yönelik yazılar hazırlıyorum. Bu kitabımda 2017’deki güncel olaylara kendi bakış açımla eleştirel bir yorum getirmeye çalıştım. Herkes hak ettiği şekilde eleştirilerden payını aldı bu kitapta. Parti, din, ırk ayırt etmeden objektif bakışla güncel konulara ışık tuttum. Profesyonel köşe yazarı gibi her gün gündemle alakalı, üzerine bir şey söylenmeyi hak eden her türlü konu ile ilgili yazıyorum. Tavsiyeler üzerine bu yazılarımı derleyerek kitap haline getirdim. Hem kitap satışlarıyla ilgili hem de okuyucularımızdan çok güzel geri dönüşler almaktayım. Okuyucularımız bir önceki kitabımda olduğu gibi bu kitabıma da şuanda kitap satışı yapılan Türkiye’de ve dünyada her yerden kitabıma ulaşabilirler.
Daha önce çıkartmış olduğunuz bir kitabınız daha var. O kitabın içeriği ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Evet, Türkiye Günlükleri ikinci kitabımız. Güneydoğu’da 45 günlük bir saha araştırmam vardı. Saha araştırmalarımın sonuçlarını kitap haline getirmiştim. “Paralel Devlet KCK’nın Türkiye Açılımı” adıyla satışa çıkan kitabımız beklenenden fazla ilgi gördü. Açılım sürecinin ardından yapıaln Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bölge halkının bu seçimlere olan reaksiyonlarını içeriyordu. O bölgede ayırımcı unsurların da bulunması nedeniyle Türkiye Cumhurbaşkanlığı’na HDP’nin talip olmasının bölgedeki yankılarını içeriyordu.
“Türkiye Günlükleri”nin önsözünde muhafazakâr camiaya yönelik ilginç bir eleştiriniz var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Muhafazakâr bakış açısına sahip insanlara yönelik bir önsözüm var. Kendini muhafazakâr olarak adlandıran kesimin bir kısmının muhafazakârlığı sadece siyasal düzlemde kaldığı, neyi muhafaza ettiğini bilmeyen bir kesimin Türkiye’de bulunduğunu eleştirel bir bakışla önsözde ifade ettim. Muhafazakârların içinde bulundukları çelişkinin fotoğrafını çektim diyebilirim. Maalesef muhafazakâr kesim önüne sunulanları araştırmadan, sorup soruşturmadan sahiplenebiliyor.
Kitaplarınızdaki makaleler olaylara daha çok milliyetçi bir bakış açısıyla yaklaştığınız görülüyor…
Yazılarımı objektif bir şekilde yazıyorum. Herkese dokunmaya çalışıyorum ama tabi dünyaya milliyetçi bir perspektiften bakıyorum. Bu bakışım kesinlikle kitabıma da yansımıştır diyebiliriz.
Yeni kitap çalışmalarınızın olduğunu söylediniz, bu çalışmalar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Milliyetçi Hareket Partisi ve Macaristan’ın ikinci büyük siyasi partisi Turancı Jobbik Partisi’nin karşılaştırmasını içeren, dünyadaki Turancı hareket çalışmalarını gözlemleyen yeni bir kitap daha hazırlıyorum. Köken araştırmalarının yeniden cazip gelmesi nedeniyle doktora olarak çalıştığım bu konunun dünya gündemini yakın zamanda çok işgal edeceğini düşünüyorum. Dünyada en fazla Türk taraftarı olan takımın Türkiye’de olmayıp bugün İran sınırlarında Güney Azerbaycan’da Tractor Sazi takımı olması, onların ayyıldızlı formalarla tribünlerde bozkurt işareti yapan taraftarıyla maçlarına çıkması, Macaristan’da yüzde 25’lere yakın Turancı bir partinin oy alması, Estonya’da Turancı rock gruplarının bulunması, Türkçülük ve Turancılık ile ilgili bir dip dalgası olarak nitelendiriyorum. Bu konuları içeren yeni kitaplarım da yakın zamanda okuyucularımızla buluşacak.
“İlerleyen zamanlarda “Turan” sözcüğünü sıkça duyacağız”
İpekyolu projesinden sonra bölgede bu ideoloji çok fazla önem arz ediyor. Rusya’nın Suriye’de Özbek, Kazak ve Tatarlardan oluşturduğu ordunun adı Turan Ordusu. Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer Türk devletleri subaylar nezdinde “Turan Ordusu” adı altında ortak çalışmalar yürütüyor. İlerleyen zamanlarda bu Turan sözünü çok sık duyacağız.
“Kızıl Elma etkisinin ne olduğunu daha iyi anlayacağız”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cazibesinden faydalandığı ‘Kızıl Elma’ etkisinin ilerleyen yıllarda ne olduğunu daha iyi anlayacağız. Bundan Türkiye’de hiçbir siyasetçi, hiçbir siyasi parti kaçamayacak. Avrupa Birliği üyesi Macaristan’ın en büyük ikinci partisi Jobbik Partisi Türkiye’nin yurtdışı çalışmalarını savunup, AB’de Türkiye aleyhine konuşmalar yapanlara bizi savunurken, bize onları Macarlar olarak sanki yabancıymışlar gibi kelime oyunu yaparak kabul ettirenlerin bu oyunu yakın zamanda bozulmuş olacak.