Uyuşturucunun önüne nasıl geçilecek?

Uyuşturucunun önüne nasıl geçilecek?
Sarıyer Belediye Meclisi uyuşturucu ile mücadelede yol haritasını belirledi.
SARIYER MANŞET
Sarıyer Belediye Meclisi uyuşturucu ile mücadelede yol haritasını belirledi. Belediye Meclisi’nin Mayıs ayında uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile ilgili oluşturduğu komisyon 4 ayın sonunda çalışmalarını tamamladı. Uyuşturucu ile mücadele için hazırlanan rapor oy birliği ile meclisten geçti.
 
Mayıs ayında belediye meclis başkanlığına “Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı” hakkında verilen önergenin doğrultusunda Gençlik Spor ve Olimpiyat Komisyonu ile Çevre ve Sağlık Komisyonunu ortak çalışma başlatmıştı. 4 ay boyunca yoğun bir şekilde çalışan komisyon, bu kapsamda yaklaşık 1200-1250 kişi ile yüz yüze görüşerek, uyuşturucu madde kullanımının sebepleri ve sonuçları üzerinde 60 sayfalık rapor hazırladı.
 
 “Uyuşturucu ve madde bağımlılığının önlenmesi, toplumu ve bireyleri bu illete bulaştırmamak üzere yapılması gerekenleri araştırmak ve ortaya koymak, kullanıcılarının rehabilitasyonu, hiç uyuşturucuya bulaşmamış gençliğin uyuşturucudan uzak tutulması, ortak akıl ve farkındalık yaratılarak toplum bilincinin, toplumsal algının ve farkındalığın yaratılması” amacıyla hazırlanan rapor belediye meclisine sunuldu. Oybirliği ile geçen rapor doğrultusunda uyuşturucu ile mücadele edilecek. 
 
BELEDİYE MECLİSİNDE OKUNAN RAPORUN İÇERİĞİNE İLİŞKİN SONUÇ VE KOMİSYON GÖRÜŞÜ ŞÖYLE:
05.05.2014 Tarihli Sarıyer Belediyesi Meclis Başkanlığına sunulan, Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı hakkında önerge doğrultusunda Gençlik Spor ve Olimpiyat Komisyonu ile Çevre ve Sağlık Komisyonları olarak yapılmış olan tüm görüşmelerin neticesinde oluşan sonuç aşağıda sunulmuştur. 
 
1- Madde Bağımlılığının temel nedenlerinden birincisinin aile yapısının bozukluğundan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Ailelerin gerek gelir düzeylerinin düşüklüğü gerekse eğitim ve kültürel yapılarının yetersizliği, ailelerin çocukların üzerindeki etkisinin düşüklüğü, diğer çevresel faktörlerin aile üzerindeki olumsuz etkisiyle oluşan boşluk ve ilgisizlikten kaynaklandığı kanaatine varılmıştır. Ailelerin çocuklarına çeşitli nedenlerle zaman ayıramamaları da diğer bir etken olarak gözükmektedir. Bir diğer faktörde çocukların yetişme tarzı ve çevre faktörünün etkili olduğu anlaşılmaktadır.
 
2- Madde bağımlısı olan çocukların başta kişilik bozukluğu, kendilerini ifade edememe, boşlukta olma durumu, özgüven eksikliği gibi durumlardan kaynaklandığı, kendini ifade edebilmek içinse madde ve uyuşturucu kullanarak bu eksikliğini giderdiği anlaşılmaktadır. Bir diğer etken ise Gençlerin kendi aralarında oluşan arkadaşlık bağı ile alakalı olduğu anlaşılmıştır. Madde bağımlısı veya madde kullanan gençlerin bir arada olduğu ve topluca hareket ettikleri, içerlerindeki birtakım boşluk ve hırslarını madde kullanarak ya yatıştırdıklarını yada böylece üstesinden gelebileceklerinin sanmalarından kaynaklandığını tespit etmiş durumdayız. 

3- Gençleri Madde bağımlılığına iten sebeplerden biride çevre faktörü olduğu gözlemlenmiştir. Ekonomik alanda gelişmemiş olan çevrenin fiziki yeterliliğiyle çocukların ve gençlerin üzerindeki olumsuz etkisinin çıkış arayan gençlerde maddeye yönelmelerini artırmıştır. Etrafı bozuk, metruk binaların olduğu, aydınlanmamış sokakların, çevre düzenlemesi yapılmamış plansız şehir yapılarının bulunduğu mahallelerde madde kullanımı ve uyuşturucuya yatkınlığın daha çok olduğu gözlemlenmiştir.

4- Çocukların doyumsuzluğu, her istediklerine çok kolay ulaşabilmeleri, sanal alemle haddinden fazla zamanlarını geçirmeleri, aile birey ilişkilerini olumsuz etkilediğinden, diyalog olmayışından kaynaklı, yalnızlaşan çocuklarda madde kullanım eğilimi gözlemlenmiştir.

5- Kentsel dönüşüme tabi tutulacak semtler ve mahallelerde madde kullanımı ve uyuşturucuya yatkınlığın daha çok olduğu gözlemlenmiştir. Sosyolojik bir vaka olarak karşımıza çıkan bu gelişme dikkatlice takip edilmeli, Kentsel dönüşümde sadece binaların yenilenmesi düşünülmemeli, bozulan sosyal yaşantı, mahalle düzeni, komşuluk ilişkileri ve de bozulan iş düzeninin yaratacağı sosyal travmaların olmaması için hassasiyetle üzerinde durulmalıdır.

6- Çocuk sayısıyla alakalı çarpıcı diğer bir sonuç ise, problemli, disiplinsiz çocukların ve çok çocuklu aile çocuklarında madde kullanımındaki artışın dikkatlice incelenmesi ve önlem almak gerektiği, bakabilecek kadar çocuk yapmanın, eğitimli bireyler yetiştirmenin, anne baba sevgisiyle çocukları büyütmenin önemi vurgulanmalıdır.

7- Eğitim sisteminin sık sık değişmesi diğer bir faktör olarak karşımıza çıkmıştır. Eğitim sisteminin yetersizliği ve eksikliği yetişecek bireyler üzerinde doğrudan etkisi olduğundan, eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalı, eğitmen ve öğretmenlerin sorunları asgariye indirilmeli, ayrıca ikinci bir işte çalışmak zorunda bırakılmamalılar. Diğer bir sonuç ise eğitimin tam gün ve etüt sistemiyle desteklenecek şekilde düzenlenmesidir.

8- ÜRETİME YÖNELİK SANAYİ VE TARIM POLİTİKALARI DESTEKLENMELİ, Meslek politikası ülke genelinde yeniden revize edilmeli, işsizlik ve istihdam artırıcı iş kolları yaratılmalıdır. GÖÇ olgusunun önüne geçilmelidir.

9- Teşvik politikaları gözden geçirilmeli, madde bağımlısı olmuş bırakmış bireylerin istihdamı yasal güvenceye kavuşturulmalıdır. Rehabilitasyon alanları genişletilmeli kamu- özel ayırt etmeden teşvik edilmelidir.
 
10- Trafik kazalarının sebepleri, nedenleri araştırıldığında, ölümlü kazaların otopsisi neticesi korkunç gerçeği ortaya koyduğunu bu kaza sebeplerinin de uyuşturucuya bağlı olarak çok yüksek oranlarda gerçekleştiği uzman görüşleri ile teyit edildiği, yine intihar olaylarının da aynı sonuçları içerdiğini söyleyebiliriz.
 
11- Köyden kentlere, kentlerden metropollere göç çok dikkatlice incelenmesi gerekli bir konu olup, olayın sosyo-ekonomik nedenleri araştırılmalıdır. Göç olgusuyla madde bağımlılığı arasında direk ilişki olduğu, işsiz vatandaşların kötü amaçlı çıkar guruplarınca kolayca kullanıldıkları gözlemlenmiştir. Ayrıca töre baskısı, kadınlara yönelik şiddet ve de terör olayları da sosyolojik olarak incelenmeli, madde kullanıcıları ve bağımlıları arasındaki ilişki ele alınmalı sebep sonuç ilişkisine göre sosyo ekonomik çalışmalar desteklenmelidir.
 
12- Tek başına, Polisiye ve narkotik tedbirler ve uygulamalar ile uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadelede sonuç vermeyeceği, eğitimli ve bilinçli toplum yaratmanın asıl mücadelede başarı sağlayacağı vurgulanmıştır.
 
13- Kamu-özel tüm kurumlar arasında eşgüdümlü çalışmaların önemle ele alınması ortak projelerin desteklenmesi esası benimsenmelidir.
 
14- Bazı iş kolları özellikle daha dikkatlice denetlenmeli, takip edilmeli ruhsatsız olanları faaliyetten men edilmelidir. Özellikle hurdacılar, otoparklar, kuş besleme uğraşıları, balıkçı barınakları, internet kafeler, nargileciler, seyyar satıcılar daha sıkı denetlenmeli, kurumlar arası bilgi alış veriş sistemi kurulmalıdır.
 
15- Özel sağlık kuruluşları, hastaneleri, kliniklerinin her türlü ruhsat aşamasında bilimsel olarak yetkin ve sağlık bakanlığınca sertifikalandırılmış psikolog, psikiyatrist, sosyolog ve hekimlerin çalıştırılmasının zorunlu olması, hastanelerin yatak kapasitesi ile orantılı olarak, madde bağımlıları için özel odalar ayırmalarının zorunlu tutulması benimsenmiştir.
 
16- Alan çalışmalarının yapılması anket, veri tabanı, çalışmaları yapılırken mahalleliden yararlanılmalı, MİKRO ÇALIŞMA GURUPLARI oluşturulmalı(tüm siyasi partiler, muhtar, dernek, kooperatif, STK. spor kulübü, imam, dede, papaz, öğretmen, müdür ve sevilen kanaat önderleri, kent konseyi)çalışmalara dahil edilmelidir. Yerel veri tabanı oluşturulmalı, bilimsel bilgilendirme çalışmaların ön koşulu olmalıdır. Üniversitelerimizin akademik çalışmalarında madde bağımlılığı ile ilgili çalışmalara ağırlık vermeli öğrencileri bu çalışmaların içine katmalıdırlar.
 
17- Yasaların yetersizlikleri, kolluk kuvvetlerinin ekip ve lojistik olarak yetersizliği, ihbar sisteminin çalışmaması, halkın korkması, mahalle baskısı veya bazı ailelerin durumu kabullenip kader deyip çaresizce beklemeleri sıkça karşılaşılan konulardandır. Kurumlar arası diyaloğun yetersizliği de durumu zorlaştıran nedenlerden olduğu gözlemlenmiştir.
 
18- Ergenlik çağına giren çocukların, çeşitli çevrelerdeki akranlarının tutum ve davranışları, cinsellik ile ilgili bilinçli veya bilinçsiz tecrübesizlik, tatminsizlik, yetersizlik sorunları, iletişimsizlik ve kendini ifade edememe, arkadaş baskısı veya yönlendirmesi ile bir şekilde bağımlı olmaları, diğer bir sorun olarak karşımıza çıkmıştır.
 
19- Kullanıcıların sorunlarını aileleri ile paylaşmadıkları, paylaşamadıkları sürecin genelde korku yüzünden gizli yürümesine sebep olduğu için, bir süre sonunda bağımlı olabilecekleri, bu gidişin önüne geçilememesi sonucunda çok vahim olaylarla karşı karsıya kalındığı gözlemlenmiştir. Kullanıcının ne tür madde kullandığını bilmek, hem tedavi sürecini doğrudan etki ettiği hem de tedavinin önlemeden çok daha maliyetli bir süreci kapsadığı öğrenilmiştir.
 
20- Ekonomik durumu iyi olan ailelerin kullanıcı veya bağımlılıklarında ise kişinin yaptığının başkasına zarar vermediğini savunsa da, topluma zarar verdiği, bir şekilde anlatılmalı ve madde kullanımının yanlışlıkları ve zararları anlatılmalıdır, farkındalığın ve bilincin oluşturulması sağlanmalıdır
 
21- En önemli unsurun talebi kesmek olduğu vurgulanmalı, bu şekilde de arzın önüne geçilebileceği benimsetilmelidir.
 
22- Madde kullanıcılığının özünde,  bir süre sonra madde bulmak için satıcı veya torbacı oldukları, sürecin uzama, tedavi edilememe durumunda, hırsızlık, çetecilik, fuhuş ve kötü alışkanlıkların açıkça görüldüğü, alışkanlıkların, bağımlılığın son noktasında vücudu ve beyini istem dışı davranmaya ittiği ve kişiliğin elden gittiği, neticede kişinin bu yolda kendini feda ettiği, intihar ve kendine zarar vermesi kaçınılmaz bir olgu olarak karşımıza çıkmıştır.
 
23- Konuya ilişkin eğitimlerin çocuğa değil anne babalara verilmesi önerimizdir. öğretmenlerin, okul aile birliklerinin, rehberlik öğretmenlerinin, sınıf öğretmenlerinin, sınıf annelerinin uzmanlarca eğitilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir. Komşuluk bağları  mahalle kültürünün zayıflaması, yetersizliği, iletişimsizlik aile bireylerinden kaynaklanan kuşku, bireyde zaafların var olmasına sebep olduğu gözlemlenmiştir. Çoklu eğitim yönteminde kurumlar hizmet içi eğitimden geçirilmeli, eğitim sonunda eğitimin faydaları gözlemlenmeli, analiz edilmeli, hedef kitleler için anket çalışmaları yapılması önerilmektedir. 
 
Eğitimin sürdürülebilir olması, periyodik aralıklarla yapılması, devamlılığı artırıcı yolların izlenilmesi önerilmiştir. 
 
Hangi grup hedef kitle olarak seçilmişse Ailelerine ulaşılabilecek projelerin yapılması, Aile ziyaretleri, hangi ailelere kimlerle gidileceğinin tespit edilmesi birinci basamakta yapılması gerekenlerdendir. 
 
24- Acil çağrı merkezlerinin (112)ve belediyelerin elindeki ambulansların çalışma şartları, koşulları, görev ve yetkileri yeniden düzenlenmeli, özellikle madde kullanıcıları ve acil vakalara müdahale etmede belediye ambulanslarının devreye girmesi sağlanmalıdır. Madde bağımlılarının hastaneye götürülmelerinde kolluk kuvvetlerinin yardımıyla direk müdahale edebilmelerinin yasal altyapısı oluşturulmalıdır. Zabıta kulluk kuvvetleri hastane sevklerinde direk müdahil almalıdırlar. Tüm çağrı sistemleri tek merkezde toplanmalı, belediyelere mahalli müdahale şartı getirilmelidir.

25- -Madde bağımlıları için uygulanan tedavilerin çok masraflı ve uzun soluklu yöntemler olduğu için (maliyetler 8-10 bin tl arası ve yaklaşık 7-8 seans seklinde gerçekleşiyor )önleme tabanlı çalışmaların maliyetinin ise çok düşük olduğu vurgulanmıştır. Önleme amaçlı çalışmalarının desteklenmesi benimsenmiştir. Madde Bağımlılığı ve Uyuşturucu tedavisinin uzun sürekli ve pahalı bir tedavi olması, Bağımlılığın asil nedeninin maddeye karşı olan isteğin geçmemsin, Kimsenin bağımlı olmak için değil, ara sıra kullanmak, denemek, bir kere denemekten bir şey çıkmaz, merak gibi hissiyatlarla madde bağımlısı olunduğu gözlemlenmiştir. 

Bu haber toplam 9092 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT