Aday soranlara duyurulur

Aday soranlara duyurulur

 Bulutu etkileyebilir mi siyasetçi? Tohumun çatlaması üzerinde etkisi var mıdır? 

 Günün birinde bir gün (altı ağustos 1945) Hiroşima’ya atılan atom bombası siyasetçinin doğa üzerindeki tahribatının en açık kanıtı olarak tarihe geçmiştir. Peki, o kadar açık olmayan argo deyimle çaktırmadan yapılan tahribatın bugün geldiği düzey nedir?

 Satranç tahtasındaki karelere, ilk kareye bir buğday tanesi koyduktan sonra diğer karelere bir öncekinin iki katı buğday koyduğumuzda ambarlar dolusu buğdayın 64 kareye yetmeyeceğini hepimiz biliriz. Acaba siyasetçi doğayı tahribatta şimdi hangi kareyi doldurmakla meşguldür?

 Medeniyet dediğin canavar olabilir mi? İnsanoğlu medenileşirken aynı zamanda da canavarlaşıyor mu?

 Toplumun hangi kesiminde olursak olalım, işimiz gücümüz ne olursa olsun siyaset bizi yakından ilgilendiriyor. Oysa bizleri bu denli yakından ilgilendiren şeye katılımımız sadece dört yılda yada beş yılda bir sandığa giderek oy vermekten ibaret. Gerçi içimizden siyasi partilere üye olup siyasetle daha yakından ilgilenenler varmış gibi görünüyor. GİBİ görünmek burada üstüne basılması gereken kavramdır. Birine aslan gibisin dediğinizde o aslan olmaz.

 Siyasi partiler yerel seçimlerde bile üyelerinin eğilimlerini yargıç gözetiminde ortaya koymalarına kendilerini kapatmışlar. Ülkede demokrasi kelimesini üstüne basa-basa öyle güçlü bir vurguyla söylemeyi kimseye bırakmasalar da parti üyelerine demokrasiyi reva görmemeyi tercih ediyorlar. Parti içindeki demokratik yarıştan olumlu sonuç alınamayacağını artık bir kural haline getirmişler. Üyeler bu işi beceremez ama siyasi partiler kanunu öyle dediği için de üye yapmak zorunda kalmışlar. Yani siyasete katılacağım diye parti üyesi olmakla hiç olmamak arasında bir fark kalmamış…

 Seçkinlerin parti içi seçmenler adına kanaatlerinin parti dışı seçmenlere (yani yerel yada genel seçimlerde oy kullanacak tüm seçmenlere) daha uygun düşeceğine dair bir siyasi partiler kanaati oluşmuştur ki, bu parti içi demokrasinin ret edilmesinden başka bir şey değildir.Parti içi demokrasiyi işletmeyi lüks görenlerin ülke demokrasisini nasıl bir gereklilik görebildiğini anlamak da doğrusu zordur.

 Parti içinde kanaatleri bastırarak, örterek siyasi partilerin demokratik ruhu gelişmez tersine böyle bir ruhun kırıntıları varsa bile ortadan kalkar. Bu topluma yansır, toplumun demokrasiye inancını zedeler. Parti üyelerimiz hâkim denetiminde yapılacak ön seçimlerde doğru karar veremez, ortaya problemler çıkar diye düşünüyorsanız üyeler hakkında peşin hükme sahipsiniz demektir. Diyelim ki üyeler bir ön seçimde yanlış karar verdiler, diğerinde de yanlış karar verdiler ama bir gün artık doğru karar verebilmeyi öğreneceklerdir. Peki, siz onlar yanlış karar verir diye peşin hükme sahip olduğunuz sürece onlar doğru karar vermeyi nasıl becerecekler? Yoksa böyle düşünenlerin nazarında aslında seçmenler de hep yanlış karar mı veriyor?

 Yerel seçim mi yoksa siyasi partinin üst yönetimlerinin atadığı valiyi, kaymakamı hangisi daha iyidir diye oylamak mı? Bu nasıl bir demokrasidir? Bu siyasete nasıl bir katılımdır? 

 Siyaset her şeyi etkiliyor ve bizler onun oluşma süreçlerinden ısrarla dışlanıyoruz. Yerel seçimlermiş! Yerelliğinizi seveyim…

Bu yazı toplam 1398 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi