Bu forma kimlere emanet!
GÜROL BAĞCI / SARIYER MANŞET GAZETESİ
Klasik bir taraftar söylemi sanılır “FORMA RUHU” konusu. Oysa sadece söylem değildir. Gerçekten de formanın ruhu vardır. Bahsettiğiniz camia 70 yıllık bir camia ise eğer o formanın çok daha güçlü bir ruhu vardır. Geçen 70 yıl içerisinde o formayı taşıyan oyunculardan gelen bir ruhu var. Balkan Kupası’nı kazanan, Fener’e Beşiktaş’a Cimbom’a sahayı dar eden adamlardan gelen bir ruh vardır.
Takımın içler acısı durumunda olmasının sorumlusu o formayı taşıyamayan oyuncular mı yoksa o formayı onlara emanet edenlerde midir? Bu oyuncular oturup düşünmeli, o formaya ruh veren Çelebiç’ten, Rıdvan’dan, Cem’den, Erdal Keser’den utanmalıdır. Hadi onlardan utanmadınız bari Göksel’den Serkan’dan utanın. O yaşlarına rağmen ortaya koydukları mücadeleden utanın.
Şu an Sarıyer forması giyen birçok oyuncu bırakın 2.Lig’de oynamayı 1. Amatör kümede dahi oynayacak kapasitede değiller. Bu adamlara hangi akla hizmetle o forma teslim edilmiş anlamak mümkün değil.
Rakip Gebzespor takımı son derece kötü günler yaşıyor, transfer yapamadı, sadece 17 futbolcuya lisans çıkarabildi. Genç takım takviyesiyle lige tutunmaya çalışıyor. Bizim maça 15 kişiyle çıkabildiler. İkinci yarının hemen başında bir tane oyuncuları hastanelik oldu. Takımda 3 tane ‘abi’ konumunda oyuncu var. Kaleci Tayfun 31, orta saha oyuncusu Mehmet 36, stoper ziya 34 yaşında kalan 14 oyuncunun yaşları 17 ile 19 arasında. Kısaca Gebzespor; çoluk çocuktan oluşan, tecrübesiz, futbol adına bildikleri şey ‘Çanakkale geçilmezi oynamak kazayla bir gol bulursa üzerine yatmak’ olan bir takım.
Kenan Hoca’dan bu yana gelen hocalar nedense hep macera arayan anlamsız kadro dizilişlerini sahaya süren hocalar oldu. İlker Hoca’da maalesef bu modaya uydu.
Çoluk çocuktan oluşan bir takım karşısında sahaya 4-5-1 gibi bir taktikle çıkmanın mantığı nedir?
Mutlak kazanmak gereken bir maçta Tolga’yı ileride tek forvet oynatmanın mantığı nedir?
Yenemiyorsan yenilme mantığına eyvallah. Ama nereye kadar? Gebzespor’a yenilmekten korkuyorsak vah halimize…
Futbol oyununda 3 bölge var; defans, orta saha ve forvet. Sarıyer takımında bu 3 bölgeden sadece 2 tanesi var. Hasbelkader oturmuş bir defans kurgusu, evlere şenlik bir orta saha organizasyonu, Bayrampaşa’ya giderken evde tesislerde unutulmuş forvet hattı. İşte özetle Sarıyer bu.
Bakmayın 3 topun direkten döndüğüne, bal yapmayan arı misali rakibi boğduğumuzda karşımızdaki takımın kapanmaktan başka bir futbol düşüncesi yoktu ki.
Oyuncular şu an kafa olarak kopmuş durumdalar. O kadar ki 90’ncı dakikada Dündar’ın kaçırdığı bir gol var ki eyvahlar olsun. Nerede Alanya’daki Dündar nerede Sarıyer’deki Dündar?
Bu mantaliteyle olmaz. Böylesine korkak oyun anlayışına 3 top yapamama acizliğini eklerseniz takımın düzelip yukarılara tırmanma hayalini sezon sonuna kadar zor görürsünüz.
Çok açık ve net olan bir şey var ki bu grupta düşmesi kuvvetle muhtemel takımlar arasında artık Sarıyer’in de adı geçiyor. Aferin hepinize!
Yanlış oyuncu tercihlerine yanlış hoca tercihi de eklenince Başkan Mehmet Akdağ’ın işi bir hayli zor olsa gerek.
Takımı kendine getirmesi için aranan şok bir an evvel gelsin artık.