Hızlı yaşa genç öl...
HIZLI YAŞA GENÇ ÖL, CESEDİN YAKIŞIKLI OLSUN…
Kendini yok etmeyi ve kan dökmeyi o kadar arzu eden bir millet ki, kurban olmayı ve kurban kesmeyi mutluluk, merhamet, iyilik ve sevgi olduğuna inanan bir halk.
Kurban bayramına giriyoruz, herkes kendi bütçesine göre ne kadar hayvan kesebileceğinin hesabını yapıyor.
İller ve ilçeler kurban bayramı için çoktandır bez afişlerini astılar bile. Bunların içinden en çok ilgimi çeken İNSANİ YARDIM VAKFI’nın, çok şirin bir kız çocuğu ve o derecede masum ve güzel bir kuzunun beraber çekilmiş ve birbirlerinin o tertemiz yüreklerinin sevgi dolu birlikteliğini simgeliyor. Afişin altında şu yazılıdır: ” Kurban Sevgidir”. Şimdi o çocuğun sevdiği kuzu ile arasındaki kurulan duygusal bağın ne kadar doğal ve yüce bir sevgi olduğunu fark etmeden o masum kuzuyu kendisini tanıyan ve seven çocuğun gözleri önünde boğazının kesildiğini gördüğü zaman, o çocuk yasa giriyor, psikolojisi bozulup şahit olacağı bu olaydan ötürü travma yaşayacağı ve ruh sağlığı bozulacağı kaçınılmazdır.
Dünyadaki bütün çocuklar doğa ve içindeki var olan bütün canlılara karşı sevgi beslerler. O güzel birlikteliklerini hiç düşünmeden kopartıp atıyoruz. Bütün çocukların biz büyüklere ortak bir mesajları var. Fakat bunu anlayamıyoruz. ”Bu dünya hepimize yeterlidir. Herkesin barış içinde yaşayabileceği, güçlünün güçsüzü ezmediği bir dünyamız var. Lütfen bunu bozmayın”.
Cinayet işleyen insanların üzerinde yapılan bir araştırmada yüzde 90’nın küçükken sevgisiz ve ilgisiz kaldıklarından, hayvanlara işkence, tecavüz ve kötü davrandıkları ortaya çıktı.
Ne demiştik? “Hızlı Yaşa Genç Öl Cesedin Yakışıklı Olsun” Yaşamımızda o kadar anlamsız ve yanlış kavramlar var ki, kanıksayarak yaşamamıza devam ediyoruz. En başta kaderci bir toplumuz. Kendi yaptığımız hataları yanlışları rahat bir şekilde kadere ya da Mevlaya bağlıyoruz. Her yıl trafik kazlarında yaşanan ölümleri Trafik Canavarına(!) bağlayıp işin içinden sıyrılıyoruz. Tüm görsel ve yazılı yayın da bu dili kullanıyor. Oysa tüm araçları kullanan idare eden insanın kendisi değil midir? Neden bu güne kadar yitirdiğimiz insan kaybına, depremlerde veya bir yağmur yağışında yaşananlardan hiç ders almıyoruz?
Çünkü kaderci bir toplumuz…
Şimdi; Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği’nin bir araştırmasını aktarmak istiyorum.
Sadece Kurban Bayramı tatillerinde 15 yılda 2.565 kişi hayatını kaybetmiş. Son bayramda 231 kişi hayatını kaybetti. Terörde 15 yılda 30.000, depremlerde son 50 yılda 50.000 insan hayatını kaybetti.
Trafik felaketlerinde kaybettiğimiz insanların sayısı son 10 yılda 100.000 aştı. Yüz binlerce insan ise yaralandı veya sakat kaldı.
Neden bu kadar insan kaybediyoruz? Neden bu kadar felaketler sonucunda kaybedilen can ve mal kayıplarının sadece sonuçlarını konuşuyoruz? Neden bütün bunların nedenlerini araştırıp önlem almıyoruz? Yetmedi mi?
Bu yıl ilk defa hayvan kesimlerini ulu orta yerlerde olmaması için bir takım caydırıcı önlemler alınmış olmasını önemli bir adım görüyorum.
Tüm canlıların ve doğanın kurban edilmediği, özgür bir dünyada hür bir yaşam dileklerimle, Bayramınız kutlu olsun…
Kazım ÇAĞIN