GÜROL BAĞCI / SARIYER MANŞET GAZETESİ  

Bazı günler vardır bir gün içerisinde dört mevsimi birden yaşarsınız.

Aynı bunun gibi bir durum yaşıyoruz bu sezon SARIYER SPOR KULUBÜ için,  hem sevinci hem hüzün yaşadık.

Hem omuz omuza birlik olmayı hem de birbiri ile kavga etmeyi gördük.

Ne gariptir ki, yönetim koltuğunda oturanları yönetecek başka bir mercinin olması gerektiğini gördük.

Yönetim zafiyetlerini, beceriksizliklerini hep başka mecralara fatura etmek çabası içerisinde olduklarını gördük. Yine yönetimimizin hatalardan ders almak yerine hatalardan ayamamazlık içerisinde olduğunu gördük.

Tam hatalardan ders aldık artık takım rotasına girdi dediğimiz anlarda yönetimin tekere çomak sokması gibi yeni yeni adam gibi çalışmaya başlayan makineyi tökezlettiğini gördük.

Kritik Denizli Belediye maçı öncesinde Başkan İbrahim BOZAN’ın futbolculara “BU SAATTEN SONRA KİMSEYE VERECEK BİR KURUŞUMUZ YOK. İFLAS ETTİK. İSTEYEN BIRAKIR GİDER, İSTEYEN KALIR ÇALIŞIR, TOPUNU OYNAR” şeklindeki sözleri tüm Sarıyer’i etkisi altına aldı.

Sadece çirkin bir dedikodu olmasını umut ettiğimiz bu söylemin aslında doğru olduğunu azıcık araştırınca öğrendik.

Bu söylem SARIYER’e SARIYER’liyim diyene aslında İHANET etmekten başka bir şey değildir. Beceremiyorsanız ne diye ısrar ediyorsunuz hala o makamda oturmaya. Beş sene buradayız diyenlerin o makamı 5 ay taşıyamamasının suçu da bir önceki yönetimde midir?

Yönetim iflas etmiş. Neden iflas etmiştir yönetim? Peki hani başkan arada yaptığı genel kurulda paralı bir yönetim kuruyordu? Evrağını, çekini, senedini alamayacağı adamları yönetime almayacaktı? Ne oldu peki? Hani evraklar alınmıştı? Bu saatten sonra bu kulübün bütün geliri 10 milyar demenin bir anlam ifadesi var mıdır? Göreve talip olmadan önce bilmiyor muydunuz durumun böyle olduğunu da enkaz edebiyatı yapıyorsunuz.

Oysa Sarıyer taraftarları size güvenmişti. İşler kötü gitmeye başladığında bile sizin arkanızdaydı. Siz başarısızlıkları başka kişilere fatura etme telaşı içerisindeyken bile size o makamı dar etmedi.

Hiçbir kişi ya da kuruluş başkanın bu sözleri kadar zarar veremez bir camiaya. Küme düşse bile takım taraftar bu kadar acı çekemezdi. Kimler, kimler yapabilirdi bu ihaneti ama bu işin en tepesindeki kişinin yapmaması gerekiyordu.

Sarıyer’li kan ağlıyor. Takım içindeki Sarıyerli futbolcular kan ağlıyor. Denizli maçı sonrasında takımın getirildiği noktanın bedelini birileri fazlasıyla ödemek zorundadır. Bu söylem sonrasında bu yönetimin bırakın gelecek yıllara ait planlama yapmayı bugünü kurtaracak bir planları dahi yoktur.

Bu kulüp çok kısa sürede kulübün başına bu ağırlığı kaldırabilecek bir başkan bulmak zorundadır.

Bu camia ne krizleri atlattı.

Bunu da atlatır.

Yeter ki kendi içinden ihanete uğramasın.