Sarıyer köye doğru
Sarıyer 5 Mayıs 1930 da ilçe oldu. İlçe olmakla beraber ilçelik hazzını yaşama zevkini bulamadı! Nasıl bulsun ki: Kaymakamlık, Adliye Büyükdere’de, Askerlik Şubesi Yeniköy’de, Jandarma komutanlığı Yenimahalle’de… Hemen hemen her resmi daire bir başka mahallede! Sarıyer ilçe merkezi ama bir tek resmi daireye sahip değildi. Zamanla mahkeme Yeniköy’e gitti, Kaymakamlık, Emniyet Müdürlüğü, Müftülük merkeze geldi… İlçe merkezi merkez olmanın zevkini yaşayacak derken, bir elin işareti ile pozisyonlar değişti, taşlar yerinden oynamaya başladı ve ilçe merkezi ören yerine dönüştürülmeye başlandı.
Emniyet Müdürlüğü iki üç yıl önce sessiz sedasız Reşitpaşa’ya taşındı. Kaymakamlık gitti gidecek derken o da oluyor ve Ferahevler’deki yeni binasına bugün yarın taşınacak!
Yeter mi elbette ki hayır! Bu bir operasyondur devam edecektir! Sarıyer sahil şeridi saltanatını kaybedecek, ya da saltanat kaybettirilecektir. Sarıyer ve Büyükdere’ye hayatiyet kazandıran Belediye Başkanlığıdır. Birimlerinin dağınıklığı, değişik yerlerde bulunması ile o yörelere hayatiyet vermeye devam ederken, bu da çok görüldü. Son karar: Belediye Başkanlığı da Büyükdere’den uzaklaştırılacak ve Pınar Mahallesinde temeli atılan yeni binasına taşınacaktır!
Evet durum bu! Sarıyer ilçesi adeta yeniden yapılandırılıyor ama halka sorulmadan, bilgisine başvurulmadan! Böyle olunca da Merkez Sarıyer ile Büyükdere kaderi ile baş başa bırakılacak, balıkçı köyü havasına sokulacaktır.
Sarıyerliler ve sivil toplum kuruluşları gereği kadar ilgi göstermez ve mücadele vermezlerse Sarıyer ile Büyükdere’nin isimlerini bile değiştirirler, kimse de bir şey yapamaz!
Her neyse hayırlısı olsun! Hatırlatmakta yarar var; ağlamayan çocuğu meme vermezler!
Sarıyerlilerde konuşma var ama faaliyet yok, girişim yok, tepki koymak yok! Aslında Sarıyer için meydana çıkacak siyasiler de yok!
+++
Balık mevsimi açıldı. 1 Eylül itibariyle “vira bismillah” deyip çima çözüp denize açıldılar. “Rasgele” deyip bol balık tutmalarını hayırlı kazançlar elde etmelerini diliyoruz.
Sarıyer Türkiye’nin en büyük balıkçı merkezidir. Rumelifeneri, Rumelikavak, Garipçe, Yenimahalle, Sarıyer ve Büyükdere’de yüze yakın büyük balıkçı var! Yüzlerce de küçük balıkçı. Sadece ülkenin iç denizlerinde değil, Ege, Akdeniz gibi dış denizlerde de av peşinde koşar, ülke ekonomisinde katkıda bulunurlar.
Büyük balıkçılar en son teknoloji ile donanmışlardır. Her yıl yeni yeni teknolojileri takip ederek güçlerine güç katarlar. On beş metrelik tekneleri ahşaptan saça dönüşmüş otuz metreden elli metrelere ulaşmıştır. Her teknenin içinde mükemmel yaşam mahalli (mutfağı, banyosu, tuvaleti, yemekhanesi) bulunmaktadır. Elbette ki, çeşit çeşit ağları ve avlanan balıkları koruyabilmek için mükemmel buzhaneleri de vardır.
Balıkçılar en yeni teknolojiyi takip ederken terk ettikleri malzemeleri ne yapıyorlar?
Ahşap malzemeleri sobalık odun olarak mı kullanıyorlar? Demir aksamı malzemeleri hurdacılara mı veriyorlar? Yoksa, ahşap ya da demir bütün malzemeleri depo edip saklıyorlar mı? Eski ağları ne yaptılar ya da ne yapıyorlar? Koruyorlar mı? Birçok soru takılıyor insanın aklına!
Aslında bunları düşünecek ve değerlendirecek olan merciler vardır, yetkililer vardır, yoksa da olmalıdır! Değerler kaybedilmemeli korunmalıdır. Örneğin; Sarıyer ilçesindeki balıkçıları dünden geleceğe taşıyacak bir BALIKÇILIK MÜZESİ kurulmalıdır. Müze için yer vardır, alan vardır! Rumelikavak çarşı içindeki kale mükemmel müze olabilir. Geniş arenası ve kapalı mekanı ile müze için vazgeçilemez bir yerdir. Ama ilgililerin biraz çalışması, sivil toplum kuruluşlarının işi benimsemesi ve olayın üzerine gitmesi ile bu iş gerçekleşebilir. Bunun öncülüğünü Sarıyer Kaymakamı Sayın Ömer Karaman, Belediye Başkanı Sayın Şükrü Genç, Sarıyerliler Derneği (SA-DER) ve Rumelikavak Güzelleştirme Derneği ile Rumelikavak, Yenimahalle ve Rumelifeneri Balıkçılık Kooperatifleri ve sivil toplum kuruluşları (STK) birlikte yapmalıdırlar. Günümüzde müzecilik hayli ilgi çekiyor, bundan yararlanmanın yollarını bulmalıyız! Dünkü balıkçılığı bugüne taşımalıyız!
+++
Ülke referanduma kilitlendi. Sanki genel seçim var! İktidar partisi bütün gücü ile hatta devlet imkânlarını da seferber ederek EVET için asılıyor. İşi halka bırakmak niyetinde değiller. Cami kapılarına kadar gelen AKP li gençlerin EVET yeleklerini sırtında taşımaları kötü çağrışmalar yapıyor! HAYIR’cılara ise nefes aldırılmıyor. Yani oyunda hakem yok, güçlü olan benim dediğim olur anlayışı ile hareket ediyor. Ben bu anlayışı benimsemediğim için HAYIR diyeceğim.