Şeytan azapta gerek

Şeytan azapta gerek

   İBRAHİM BALCI / SARIYER MANŞET GAZETESİ  

Bir söz vardır, çok severim ve çok da kullanırım. Örneğin Şeytan azapta gerek sözleri! Bu sözleri çok severim. Sevdiğim için midir nedir? Çok kez muhatap olur azap çekerim.  YZÖ Stadında Sarıyer-Fethiye maçının devre arasında Başkan İbrahim Bozan yanıma gelerek “Başkanım Turgutlu mağlup biz gol atamıyoruz, nasıl olacak” deyince "Üzülme Başkan futbolda her şey var. Zevki de burada! Şeytan azapta gerek! Azabı çekeriz ama inşallah yeneriz” dedim ve yendik. Ama ne yenme, ne galibiyet! Evlere şenlik, dostlara iyilik! Maç bitene kadar şeytan gibi azap mı çektik, güçsüz boksör gibi tokat mı yedik anlamak mümkün değil! Ama anlamaya çalışacağız, anlayacağız, neden azap çektiğimizin yanıtını kesinlikle bulacağız, buna mecburuz!

Sarıyer camiası olarak yöneticisiyle, taraftarıyla ve sporcusuyla  camiaya  azap çektirmemek için tüm önlemler alınmalı, gereken yapılmalıdır.

Ligin dibinde yer alan bir takıma karşı mücadele verildi. Daha üç beş gün evvel kendi sahasında yenilgi almıştı. Sarıyer’de rakip alanda yenilmişti ama 14 puanla da ligin üst sıralarında ve üçüncü durumdaydı. Böyle olunca beklenen de ligin dibindeki takıma karşı farklı bir galibiyetti. Ama nerdeeeeee!
Sarıyer takımı kaliteli elemanlarla dolu! Ama birçoğu yaşlı! Gördüğümüz kadarı ile yaşlı futbolcular yeteri kadar lige hazır değil. İşin gerçeği de budur. Yaşlılar yavaş yavaş forma girer, bilimsel çalışmalar böyle der! Elbetteki bekleyeceğiz. Bir Çoşkun’un, Cumhur’un, Bülent’in, Ender’in, Serkan’ın ve Yasin’in toparlanmamasına imkân var mı?

Çoşkun, Yasin, Cumhur, Ender, Serkan, Özcan, Bülent, Özgür gibi futbolculara sahip kaç takım var? Önce bunu kendimize soralım sonra da teknik adamlardan istekte bulunalım: 

Bu takımın toparlanması için en kısa zamanda, Sarıyer’in yaşlı ve deneyimli futbolcularını kazanmak için, bilimsel olarak neler yapılması gerekliyse lütfen uygulamaya başlayın! Bu sporcuları kazanın ki Sarıyer’de kazansın! Sadece Sarıyer’in kazanması önemli değil; hem Sarıyer kazanacak, hem siz ve hem de futbolcular kazanacak! Eğer toparlanamazsak karabulutların Sarıyer üzerine çörekleneceğinden korkarım. Yazık olur derim. Zira Sarıyer’de kışın acımasızlığı, felaketi Çırçır Boğazı’nın kararması ile gelir. Aman dikkat edelim çırçır Boğazı kararmadan önlem alalım!

Maça gelince yazacak fazla bir şey yok! Sadece Emrah Şahin  oyuna alındıktan sonra orta alanda daha çok topa sahip olmaya başladık. Aldığı bir topla giderken yere indirildi. Lehine faul verildi. Frikik atışını Sezai kullandı ve topu sert bir şekilde arka direğe doğru kesti, aut çizgisi üzerinden Sinan kafayı çaktı, rakipten son bir hamle ama topu çıkarmaya yetmedi, çizgiyi geçen topun ağlarla bir an önce kucaklaşmasına yetti! İşte bu kadar! Maçın en önemli anı ise; golden sonra futbolcuların, ortayı yapan Sezai’ye koşup  sarılmaları ve müthiş bir havanın hakim olduğunu göstermeleriydi.

Bu sevinç halesini gördükten sonra şöyle düşündüm; acaba Sarıyerli futbolcular tedirginliği üzerinden henüz atamadılar mı? Bu tedirginlik, telaş ve güvensizlik mi kötü futbolu beraberinde getiriyor. Böyle bile olsa her biri Türk futboluna damga vuran teknik adamlar bu motivasyon ve güven eksikliğini mutlak olumluya çevirmelidirler. Birinci görevleri de bu olmalıdır!

Sarıyer 4-3-1-2 dizilişiyle oyuna başladı. İkinci yarıda ise 4-4-2 ye döndü ve oyuna ağırlığını koydu. Maç boyu her iki takım kombine akın yapmaktan yoksundu. Her iki takımda pres anlayışından uzaktı. Her iki takım da şişirme, aşırtma toplarla sonuça gitmeyi denedi. Bu nedenle de oyun çirkinlikten bir türlü kurtulamadı. Kötü maçın iyileri de vardı. Örneğin rakibin iki orta savunma adamları Sabri Turgut ile Barış Bayram Sarıyer forvetine nefes aldırmadılar. Tek alamadıkları hava topundan da golü yediler. Sarıyer’de kaptan Göksel, golü attıktan sonra kaptırdığı bir topa rağmen sahanın en iyisi olarak dikkat çekti. Özcan,  Emrah Umut rakibin havadan topları ve ani kontrataklara karşı koymakta zorlandılarsa da büyük hata yapmadılar. Ahmet fazla sırıtmadı ama her maçta, Göztepe maçında oynadığı oyundan daha iyi oynaması gerekir. Yoksa kaybolur gider! Aydın büyük meziyetlerini zaman zaman ortaya koyabiliyor, devamlılığı yok. Devamlılık kazanması gerekir. Cumhur ise sezon başı hazırlık yapmadığı için ön liberoda sırıttı. Çok çalışan ve gayretli olan Sezai defansa yardım etmediği için arkasında oynayan futbolcular çok zorlanıyor, açık veriyorlar. Sezai’nin topla biraz daha az oynaması gerekir. Orta üçlünün önünde oynayan Çoşkun, fazla bir varlık gösteremedi, henüz hazır değil. Uçta yer alan Bülent o kadar ağır ve isteksiz ki olacak gibi değil. Ayağına kadar gelen iki fırsattan birinden beceriksizliği, direkten dönen diğer pozisyondan da şanssızlığı nedeni yararlanamadı.  Maçın tek golünü atan Sinan,  çalışkanlığı ve gol koklayıcılığı sonucu unutulmayacak bir gole imza attı ve takımını sırtlayıp getirdi. Sonradan oyuna girenlerden Emrah Şahin takımın topla daha fazla buluşmasına ve oyuna katkı vererek takım havasına bürünmesine vesile olurken, Erhan da orta sahaya canlılılık getirenlerden olmayı bildi. Göksu oyunda fazla kalmadı.

Bir maçı daha geride bıraktık, gelecek hafta Turgutlu Spor ile zorlu bir mücadele var. Bu maçın kazanılması demek Play Off yolunda biraz daha rahatlamak demek olacaktır.

Bu yazı toplam 2749 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi